31 Aralık 2010 Cuma

Obeb-okek

Obeb-okek

Obeb- okek konusu zorlanılan, aslında çok da zor mantığı olmayan bir konudur. parçalarken bölme işlemi olduğuna göre obeb; birleştirirken bütünleştirme işlemi olduğuna göre okek, gerisi yalan. Ama nedense bu konu zor geliyor. O zaman çözelim bakalım soruları. Bu soruları YGS'ye hazırlanan öğrencilermize de tavsiye ediyoruz.

29 Aralık 2010 Çarşamba

Türev_ Asimptotlar

Türev_ Asimptotlar

Asimptotlar ile ilgili çözümlü örneklerin de yer aldığı bir konu anlatımı ve de test ekledik. Faydalananlara ne mutlu...

Türev Çalışma Soruları

Türev Çalışma Soruları

Türev konusu ile ilgili cevaplı çalışma soruları ekliyoruz. Bu sorular konunun kavranmasında yardımcı olacak ve daha hızlı işlem yapmanızı sağlayacaktır.

27 Aralık 2010 Pazartesi

Polinomlar

Polinomlar

Polinom konusu keyifli bir konudur. LYS'de 2-3 civarında soru çıkan bu bölümden soru kaçırmamak gerekir. Temel polinom işlemleri, polinomlarda bölme konusu özellikle irdelenmesi gereken bölümlerdir.

Kontrol Sınavı-3

Kontrol Sınavı-3

Kontrol Sınavı-3. Çarpanlara ayırma, üslü-köklü sayılar, oran orantı, birinci dereceden denklemler ve mutlak değer konularını içeren 42 soruluk sınavımız. Sınav için kendinize 70 dakika vermenizi öneririz.

Anlatım Bozukluğu

Anlatım Bozukluğu


Kendisini düzgün olarak ifade etmeye çalışan bir insan doğru cümleler kurmalıdır. Yaşamda ben anlaşılmadım derken ya da beni kimse anlamıyor derken, acaba gerçekten doğru cümleler kurup kurmadığımızı hiç düşündük mü? Yani birileri mi bizi anlamadı, yoksa biz mi kendimizi anlatamadık? Anlaım bozuklukları Türkçede önemli yer sahibidir. Bakalım, hatalarımızı düzeltelim

26 Aralık 2010 Pazar

Türkiye'nin Toprak ve Bitki Örtüsü

Türkiye'nin Toprak ve Bitki Örtüsü

Türkiye'nin toprak ve bitki örtüsü ile ilgili 2 adet yanıtlı test veriyoruz. Coğrafya dersinden 2010 YGS'de zor sorular geldi. Bu, bu yıl da zor sorular geleceği anlamını taşımasa da biz her şeye hazırlıklı olmalıyız. Coğrafya dersi sadece Eşit ağırlıklı ve sözel öğrenciler için değil, sayısal öğrenciler için de yapılması gereken bir derstir. O yüzden Coğrafya dersine de diğer derslere verilen önem verilmelidir.

İkinci Dereceden Denklemler

İkinci Dereceden Denklemler

İkinci dereceden denklemler konusunu bilmeksizin ikinci dereceden eşitsizlikler, parabol, karmaşık sayılar, belirli trigonometri soruları, logaritmanın belirli soruları,..., yapılamaz. Yani ikinci dereceden denklem çözümlerini bilmeyen Mat-2 dersine henüz başlamamıştır. Bunun için acilen çözülmesi gereken testler veriyoruz.

25 Aralık 2010 Cumartesi

Türev-1

Türev-1

Türev konusu ile ilgili temel formüllerin uygulamaları testi veriyoruz. Türev konusundan geçen yıl 6 soru çıktığı düşünülerek hareket edilmeli. 6 soru kazanıp kazanamamayı değilse de iyi bir bölümü kazanıp kazanamamayı belirleyici bir soru sayısıdır. Burada 3 adet test veriyoruz. Bu testlerin devamı ve belki de isteğe bağlı olarak konu anlatımı gelecek.

24 Aralık 2010 Cuma

Türev Formülleri

Türev Formülleri

Türev matematiğin çatısıdır. Yüksek matematiğin limit konusunun ardından gelen en büyük konusu türevdir. Türev bilinmeden matematik tam anlamı ile bilinemez ve türev bilinmezse matematiğin son noktası olan (matematikçi olmazsanız göreceğiniz son nokta) integralin bilinme olasılığı da sıfıra yakın olur.

Ağırlık Merkezi

Ağırlık Merkezi

Ağırlık merkezi ile ilgili bir test ekledik. Ağırlık merkezi ile ilgili sorular sizleri çok zorlamayacaktır. Ağırlık merkezi bilginizi sorulardan çok, yaşamda kullanacaksınız.

Atış

Atış

Atış konusu ile ilgili bir test veriyoruz. Keyifli bir konudur aslında. dikkat edin, atış yaparken açı önemlidir, atıcılıkta üstüne olmayan avcılara da duyurulur.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Dinamik

Dinamik

Fizik dersi için Dinamik konusunu ekledik. Dinamik konusu hem zevkli, hem de kafanızı son derece kullanacağınız bir konudur. Sürtünme var mı, yok mu? Bu soru sizin için belki önemsiz. Ama sürtünme olayan bir dünyada yaşıyor olsaydınız ne olurdu, hiç düşündünüz mü?

2010 Üniversite Sınav Sonuçlarının Yığınsal Dağılımı

2010 Üniversite Sınav Sonuçlarının Yığınsal Dağılımı

2010 yılında yapılan YGS, LYS, YDS'lerde öğrencilerin aldıkları puanlara göre bulundukları sıralamaları veriyoruz. Bu sıralamalar, öğrencilerin kaç puan aldıklarında ortalama hangi sırada bulunacaklarını anlamaları açısından fikir verici niteliktedir, ama sadece fikir verir.

21 Aralık 2010 Salı

Basit Makineler

Basit Makineler

Basit makineler konusu Fizik dersinin anlaşılması kolay, uygulamada zorluk çekilen bir konusudur.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Cümlede Anlam

Cümlede Anlam

Anlamlı cümleler kurmak, bir cümledeki anlamı doğru anlamak için sınava çalışmaya gerek yok. Yaşamın her alanında, anlatılanların doğru anlaşılması gerekli ve önemlidir. Türkçe'de cümlede anlam konusunu veriyoruz. Anlayabilene...

İlk Çağ Uygarlıkları

İlk Çağ Uygarlıkları

Hocam ne gerek var bunları bilmemize diyen öğrencilerimize: eğer bunları bilmiyor olsaydık hala ilk çağda yaşıyor olurduk ve üstelik de uygar olarak değil, birer barbar olarak! Uygarlık yerleşik yaşama geçme süreci ile filizlenmeye başlar. Yaşadığımız, insanlığın yaşadığı süreci bilmek her şeyden önce bir genel kültür meselesidir. Bunları bilmekle ne kazanılırı bırakalım, ne kaybederize bakalım: SINAV!

19 Aralık 2010 Pazar

Paralelkenar

Paralelkenar


Geometri dersinde paralelliğin önemi büyüktür. Paralellik varsa, bir yerlerde mutlaka Thales de vardır. Geometri, özellikle eşit ağırlık bölümler için çok büyük önem taşıyor. Zira LYS de geometriden 30 soru çıktığı düşünülür ve bu 30 sorunun yaklaşık değerinin 90 puan olduğu hesaplanırsa geometrinin ne işe yarayacağı daha iyi anlaşılabilir.

2010 Coğraya Soru Analizi

2010 Coğraya Soru Analizi

YGS Coğrafya'da geçmiş yıllara oranla daha bilgi ağırlıklı sorulara yer verilmiştir. Bu durum, 2011 de yapılacak olan sınavda da benzer bir uygulama yapılabileceği anlamına geliyor. Bu durumda konuları iyice öğrenmemiz gerektiğini anlıyoruz.

2010 YGS Sosyal Bilimler Bölümü

2010 YGS Sosyal Bilimler Bölümü

Milli güvenlik bilgisi1 soru Tarih soruları geçmiş yıllardan farklı olarak bilgi yoğunluklu olarak sorulmuştur. Öğrencilerimizin genel durumları değerlendirildiğinde görülüyor ki bilgi sorularında zorlanılıyor. Bunun için son 2-3 yılın soruları temelinde bilgi ağırlıklı konulara da dikkatlerin verilmesini öneriyoruz.

18 Aralık 2010 Cumartesi

2010 YGS Türkçe Soru Dağılımı

2010 YGS Türkçe Soru Dağılımı

artık çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. YGS yaklaşırken nereden ne kadar soru çıktığını bilerek fazla soru çıkan bölümlere daha büyük ağırlıklar vermeliyiz.

Madde Bilgisi

Madde Bilgisi

maddelerin özellikleri, maddelerin hallerini bilmek kimyanın başlangıcını bilmek demektir. Madde kavramı ile ilgili her yıl soru gelmektedir. Üstelik de bu sorular sadece sayısal öğrenciler için değil, bütün öğrenciler için yapılabilecek seviyede sorulardır. Bunun için kimyadaki madde özellikleri konusuna ben EA/SÖZ öğrencisiyim ayrımına girmeden bakmak gerekir.

17 Aralık 2010 Cuma

Üçgende Alan

Üçgende Alan

geometrik şekillerde alan bulunmasının temeli üçgende alan bulunmasına dayanır.Eğer bu kısmı ihmal edersek geometrik şekillerin alanlarını bulma şansımız kalmayacaktır.

Tek-Çift Sayılar Konu ve Örnekleri

Tek-Çift Sayılar Konu ve Örnekleri

2010 YGS Matematik Soru Dağılımı

2010 YGS Matematik Soru Dağılımı

soru dağılımlarını inceleyerek nerelere daha fazla ağırlık vermemiz gerektiğini anlayabiliriz. En iyi çalışma eksisksiz açlışmadır. Ancak eksiksiz çalışırken dahi daha fazla çalışılacak yerler vardır.

14 Aralık 2010 Salı

Konu Kontrol Sınavı-2

Konu Kontorl Sınavı


Üslü sayılar, köklü sayılar, oran-orantı, çarpanlara ayırma, mutlak değer konularını içeren 41 soruluk YGS kontrol sınavı. Bu sınav için kendinize 65 dakika vermenizi tavsiye ederiz.

11 Aralık 2010 Cumartesi

Deyimler ve Atasözleri

Deyimler ve Atasözleri


Deyimlere ve atasözlerine hakim olan öğrencilerin başarısı sadece sınavda değil, günlük yaşamda da yükselecektir. Bunun için deyimleri ve atasözlerini öğrenelim.

10 Aralık 2010 Cuma

Özel Görelilik

Özel Görelilik

Einstein'in "özel görelilik" teorisinin açıklamalarını veriyoruz. Yaşamın ilginç bazı olaylarını da içeren bu yazıyı beğeneceğinizi umuyoruz.

9 Aralık 2010 Perşembe

7. Sınıflar İçin SBS Yapılacak

7. Sınıflara SBS yapılacak mı, yapılmayacak mı şeklindeki muğlaklık en sonunda çözüldü. Danıştayın verdiği son karar 2011 yılında, yani bu öğretim yılında sınav yapılacağı yönünde.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun itirazı kabul etmesiyle, 2010-2011 öğretim yılında 7. sınıflar için SBS yapılacak.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 2010-2011 öğretim yılında yapılacak 7. sınıf Seviye Belirleme Sınavı’nın (SBS) yürütmesinin durdurulmasına yapılan itirazı görüştü. Kurul’un itirazı kabul etmesiyle, 2010-2011 öğretim yılında 7. sınıflar için SBS yapılacak.
Bir öğrenci velisi Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan "... kademeli olarak ilköğretim 6. sınıf öğrencilerinden..." ibaresinin ve 2010-2011 Öğretim Yılında yapılacak 7. sınıf SBS’nin ve Yönetmeliğin 3. maddesi ile Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’ne eklenen Geçici 3. maddenin "2009-2010 Öğretim Yılında 6., 7. ve 8. sınıfta öğrenim gören öğrencilere, bu tarihte yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümleri uygulanır" düzenlemesinin iptali ile yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay’a dava açmıştı.
Davayı görüşen Danıştay 8. Dairesi, "2010-2011 Öğretim Yılında yapılacak 7. sınıf SBS’nin yapılmasında Anayasal eşitlik ilkesine ve hukuka uyarlık görülmemiştir" diyerek 2010-2011 öğretim yılında yapılacak 7. sınıf SBS’nin yürütmesini durdurmuştu.
Bunun üzerine, davalı MEB, daire kararına itiraz etti ve kararın kaldırılmasını istedi. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da MEB’in itirazını oy çokluğuyla kabul etti.

2010 Aralık Ayı Öğretmen Atamalarında Oluşan Minimum Puanlar

Aralık Ayında Yapılan Öğretmen Atamalarında Oluşan En düşün Puanlar İçin Tıklayınız

Benzerlik

Benzerlik

Geometri olmadan masanın 2 bacağı kalır! Ne eşit ağırlık öğrencisi, ne de sayısal öğrencisi sağlam geometrisi olmadan hedefindeki yüksek yerleri tutturma şansına sahip olamaz. Bunun için geometriye ve özellikle de geometrinin temeli olan benzerlik konusuna mutlaka bakılması gerekir.

Doğrunun Analitiği

Doğrunun Analitiği

Noktalar doğruya, doğrular üçgene, üçgenler çokgene dönmeli dersimizde:)

Grafik Problemleri

Grafik Problemleri






Grafik problemleri konusunu hem analitikte, hem matematikte hem de Coğrafya dersinde kullanacağız. Demek oluyor ki buradan yaklaşık 5 soru çıkacak! O halde eğitim hayatımızın istediğimiz gibi gitmesini istiyorsak zahmet edip bu konuya da bakmalıyız.

8 Aralık 2010 Çarşamba

Fonksiyon

Fonksiyon


Aslında Mat-2 fonksiyonlar diye adlandırılabilir. Doğal olarak bu farklı farklı fonksiyonların temelinde de temel fonksiyonlar konusu gelir. Fonksiyona hakim olmayan öğrenciler, diğer fonksiyon türlerinde başarılı olamadıklarında suçu onlara atarlar; oysa ki asıl suç temel fonksiyon bilgisidir. O halde fonksiyon yapalım.

Limit

Limit

Limit konusu Yüksek matematiğin temel konusudur. Limit bilinmeksizin türev ve integral konularına gerçek anlamı ile hakim olmak mümkün değildir. Üniversite sınavlarında ikinci kısımda en az üç soru gelen limit konusuna bir giriş olması amacıyla 2 test veriyoruz.

Tarama 3-4

Tarama 3-4


Mart ayına alınmış olan sınav için daha zamanınız olmakla birlikte diğer derslerin konularının da yoğunlaşacağını düşünerek birinci kısım dersleri ile ilgili sorunları kısa zaman içinde ortadan kaldırmanız gerekmektedir.

Diophantine Denklemleri

Diophantine Denklemleri

x ve y tamsayılar olmak üzere ax + by = c şeklindeki denklemelere Diophantine (Diofan) denklemleri ya da D-lineer denklemler denir.
Diophantine Denklemleri ya da D-lineer denklemleri Euclides Algoritması ile çözülebilen denklemlerdir. Bunu aslında üniversiteye hazırlık için de zaman zaman ama fark ettirmeden kullanıyoruz. Üniversitelerin Cebir, Soyut Cebir, Lineer Cebir derslerinde gösterilebilen bu konu için şimdiden kolay gelsin.

7 Aralık 2010 Salı

5 Aralık 2010 Pazar

Pisagor ve Öklit Teoremi

Pisagor ve Öklit Teoremi


"Pisagor Teoremini bilmeyen Giremez!" Bu yazının anlamı 2000 yıldır değişmedi. Sizce bundan sonra değişir mi? Burada kısaca pisagor teoremini ve öklit teoremini verip bir uygulama hazırladık. Ardından da dik üçgen 3 testini sunduk.

3 Aralık 2010 Cuma

Bilimsel Yöntem

Bilimsel Yöntem


Biyoloji dersi özellikle Tıp gibi sağlık bölümlerini tercih edecek öğrencilerin tam yapması gereken, akılda tutulması zor olan bir ders. Bu dersin akılda tutulabilmesi için öncelikle terimlerin bilinmesini ve ardından sık sık tekrar edilerek, test çözülerek çalışılmasını tavsiye ediyoruz

2 Aralık 2010 Perşembe

Üniversite sınav soruları

Üniversite sınav soruları



Geçmiş yıllarda çıkan üniversite sınav sorularını son sınavdan başlarak geriye doğru yüklüyoruz.
Aşağıdaki linkleri tıklayarak sınav sorularına erişebilirsiniz.

2008 İlköğretim Olimpiyat Soruları

2008 İlköğretim Olimpiyat Soruları


2008 Olimpiyat soruları. Olimpiyat sorularının sınavlarda çıkacak sorularla bir ilgisi olmadığı sanılırsa da yeni ufuklar keşfetmek, daha iyiye ulaşmak adına önemlidirler.

1 Aralık 2010 Çarşamba

2006 Olimpiyat Soruları

2006 Olimpiyat Soruları


Olimpiyat soruları matematiğin iyice kavranması durumunda çözülebilecek sorulardır. Eğer hedefiniz zirveye ulaşmak ise bu tarzda sorular ile de uğraşmak durumundasınız. Uğraşıp da yapamadığınız sorular için bize ulaşınız.

Kümeler

Kümeler

İlköğretim için kümeler testi. Kümeler bir çok matematiksel ifadenin açılımı için gereklidir. Sayı kümeleri, olasılık gibi konularda sıklıkla kullanıldığı için bilinmesi zorunlu olan, temel bir konudur.

Köklü Sayılar

Köklü Sayılar

Köklü sayılar konusu üslü sayılar konusunun takipçisidir. Üslü sayılar bilinmeden kolaylıkla yapılması pek de mümkün değildir. Köklü sayılar konusunu iyi bilmenin etkisini geometri sorularını rahatlıkla çözerken göreceksiniz.

Üslü Sayılar

Üslü Sayılar

Üslü sayılar konusu hem köklü sayılar, hem de çarpanlara ayırma konusunun bilinmesi için gereklidir. Diğer yandan ortaöğretimde varolan logaritma konusunun teeli de üslü sayılar konusuna dayanmaktadır. Temel üslü sayı soruları ve kademeli olarak artan zorluktaki soruları sizlere sunuyoruz.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Neden Özel Ders?

Neden Özel Ders?

neden özel ders alınır ki zaten her şey derste öğretilmiyor mu? Bir taraftan okul, bir taraftan dersane varken bir de özel derse ne gerek var? Eğer gelinen nokta itibarı ile başarı yakalanmamışsa, her şeye rağmen bir sorun vardır. Bu sorunun çözümü için özel ders ortaya çıkar. Peki özel dersin işlevi nedir? Bu metinde de vurgulacak olan budur.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Kümeler 1

Kümeler 1


İlköğretim için kümeler testi. Kümeler bir çok matematiksel ifadenin açılımı için gereklidir. Sayı kümeleri, olasılık gibi konularda sıklıkla kullanıldığı için bilinmesi zorunlu olan, temel bir konudur.

1998 ÖSS Soruları

1998 ÖSS Soruları

Geçmiş yılların sorularını mutlaka çözmeliyiz. ÖSYM zaman zaman geçmiş yılların sorularından seçme soruları sınavlarında kullanmakta. Bu sizlerin geçmişte çıkan sorulara hakim olmanız gerektiği anlamına gelir. Özellikle 1990'lardan itibaren çıkan sorulara mutlaka bakılmalı. Geçmişten ders almayanın geleceği parlak olamaz.

Tarama 1-2

Tarama 1-2


Kendi durumunuzu ölçmek istiyorsanız tarama sınavlarımıza bakın. YGS tarzında sorulardan oluşturulan tarama sınavları tüm konuları değil sıralamasına göre başlangıç konularını kapsar. 1. taramada tamsayı, doğal sayı ve bu sayı kümelerinde işlemler ve doğru-üçgende açı, 2. taramada sayılar, rasyonel sayılar, kümeler, fonksiyon ve üçgende açı-uzunluk bağıntıları bulunmaktadır. Bu sorular hem bulunduğunuz durumu gösterirken hem de unutmuş olabileceğiniz konuların hatırlanmasını sağlayacaktır. Soruların yanıtlarını isterseniz mail ya da mesaj yolu ile ulaşabilirsiniz

26 Kasım 2010 Cuma

Köklü Sayılar

Köklü Sayılar

Üslü sayıların bir adım ötesi ve karmaşık sayıların bir adım berisi, yani ikisinin tam ortası: köklü sayılar.

Bölünebilme

Bölünebilme

Bölünebilme kolay bir koudur ve bu konudan soru kaçırmamak gerekir. Soru tarzları ne kadar çok olsa da temel mantık değişmez. Bakalım ve eksiklerimizi giderelim.

Tek Çift Sayılar

Tek Çift Sayılar

Temel kavramlar bilinmeksizin genele ulaşamayız. Matematiğin hemen her yerinde karşımıza çıkacak olan bir kavram tek-çift sayı kavramıdır. Matematikte iyi olmak için öncelikle temel kavramları hazmetmemiz lazım.

25 Kasım 2010 Perşembe

Hafızayı Güçlendirme Yolları-2

Hafızayı Güçlendirme Yolları-2
daha önceden birinci kısmını yayımladığımız yazımızın ikinci kısmı...
hafıza ne önem taşır? Güçlü bir hafıza ne işe yarar? Okuyalım...

YGS'ye Nasıl Hazırlanmak Lazım?

YGS'ye Nasıl Hazırlanmak Lazım?

YGS yaklaşıyor. Her gün, YGS çalışmaları için bir gün daha bitmiş oluyor. YGS'ye çalışırken naıl düşünmeliyiz, YGS çalışıp sonra mı LYS çalışmalıyız? Okuyalım, öğrenelim...

24 Kasım 2010 Çarşamba

KPSS'de Su İzni

Temmuz 2010'da yapılan KPSS'deki iddialar nedeniyle ertelenen sınavlardan biri olan KPSS Ortaöğretim/Önlisans Sınavı iki yılda bir yapılıyor. Gelecek pazar günü yapılacak KPSS, 2 milyon lise ve yaklaşık 500 bin ön lisans mezunu adayın katılımıyla pazar günü sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki ayrı oturumda gerçekleştirilecek.
Sınav Türkiye'de ve KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da toplam 153 merkezde gerçekleştirilecek.
ÖSYM, daha önce açıkladığı güvenlik kurallarını bu sınavda da uygulayacak. Adaylara uyarılarda bulunan ÖSYM, adayların sınava ilişkin duyuruları dikkatle okumalarını ve sınava sade bir kıyafetle, yanlarında sadece Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi, özel bir kimlik belgesi ile son altı ay içinde çekilmiş bir adet vesikalık fotoğraf ile gelmelerini istedi. ÖSYM, adayların her türlü metal ve elektronik cihazla sınava gelmelerinin yasaklandığını hatırlattı.
Sınavda, adayın Sınava Giriş ve Kimlik Belgesine ilave olarak adayın kimliğini tespit etmek amacıyla sadece nüfus cüzdanı, pasaport ve askerlik görevini ifa edenler için de askeri kimlik belgesi özel kimlik belgesi olarak kabul edilecek. Bunlar dışında, sürücü belgesi de dahil, hiçbir kimlik belgesi özel kimlik belgesi olarak kabul edilmeyecek.
Temmuz 2010'da yapılan KPSS'de soruların sızdırıldığı iddiasıyla olağanüstü güvenlik tedbirleri alan ve adaylara bundan önceki sınavlarda su ve şekerlemeyi de kendisi dağıtan ÖSYM, bu sınavda su yasağı uygulamasından vazgeçti. ÖSYM tarafından adaylara sınav esnasında su temin edilmeyeceğinden adaylar içecekleri suyu ''şeffaf şişede olmak'' şartıyla kendileri getirebilecekler.
ÖSYM, pek çok sınav merkezinde yüksek sayıda başvuru nedeniyle sınav salonları yetersiz kaldığından bazı adayları yakın çevredeki sınav merkezlerine atadı. Adayların sınav merkezlerine erişimleri için ilgili valilikler ve belediye başkanlıkları nezdinde gereken ulaşım olanaklarının sağlanması için girişimlerde bulunulduğunu bildiren ÖSYM, bu çerçevede TCDD ile görüşerek Eskişehir'den Ankara'ya sınav günü sabahı saat 06.00'da Yüksek Hızlı Tren seferi koydurdu.

ESKİ BELGELERLE SINAVA GİRİLECEK
Bu sınav için başvuru yapmış adaylar, 28 Kasım Pazar günü yapılacak sınava, sınav tarihi olarak 26 Eylül 2010 tarihini gösteren Sınava giriş ve Kimlik Belgeleri ile girecekler. 28 Kasım günü yapılacak sınav için adayların sınav yeri ataması yeniden yapılmadı ve yeni bir Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi gönderilmedi. Adaylar 28 Kasım'da gerçekleştirilecek sınava, daha önce adreslerine gönderilmiş olan, sınav tarihi olarak 26 Eylül 2010 tarihini gösteren Sınava Giriş ve Kimlik Belgeleri ile girecekler ancak ÖSYM, adaylara gönderilmiş olan Sınava Giriş ve Kimlik Belgelerinin arka yüzündeki uyarı bilgilerinin, alınan güvenlik tedbirleri nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini hatırlattı.

KALEM VE SİLGİ ÖSYM'DEN
ÖSYM sınava katılacak adaylara kalem silgi dağıtacağı için adaylar yanlarında bu araç gereçleri getirmeyecek. Sınav binalarında adayların hiçbir eşyası emanete alınmayacak.
Güvenlik tedbirleri kapsamında ya da her türlü diğer nedenlerle ÖSYM'ye iletilecek sağlık raporları için son başvurular yarın mesai saati bitiminde sona erecek. Bu tarihten sonra ÖSYM'ye erişecek raporlar değerlendirmeye alınmayacak.
Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi eline geçmeyen veya kaybeden adaylar, bu hafta içinde ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ile ÖSYM Bürolarından bu belgelerini ücretsiz olarak yeniden edinebilecekler.
ÖSYM, sınav saatlerinde de ''kış ayarı'' yaptı. ''Sınav günü özellikle doğu illerinde havanın daha erken saatlerde kararması ve bir elektrik kesintisi durumunda adayların mağdur olmaması'' için sınav süresi lise mezunlarının katılacağı sabah ve ön lisans mezunlarının katılacağı öğleden sonra oturumları için 2'şer saat ve testlerin kapsamları aynı kalmak üzere, her iki oturumda da sorulacak soru sayısı 120'şer olarak yeniden belirlendi.




(NTV Haber'den alınmıştır)

İkizkenar Üçgen

İkizkenar Üçgen

Doğruda Açı

Doğruda Açı

Üçgende Açı

Üçgende Açı

Dik Üçgen

Dik Üçgen

23 Kasım 2010 Salı

Yeni Dökümanlar

internet sitemize İkizkenar Üçgenler ve Dik Üçgenler ile ilgili indirilebilir testler ekledik. Sitemizi ziyaret ediniz.


www.kegitim.com

17 Kasım 2010 Çarşamba

Dikkat Dağınıklığının Çözüm Yolları

Amaçsızca yapılan bir çalışmada doğal olarak dikkat dağınık olacaktır. Bir işin doğru bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle o işin bir amacının olması gerekir. Yaptığı işin amacını bilmek, öğrencinin bu işi benimsemesi için bir zorunluluktur. Eğer öğrenci ders çalışma işini amaçsızca yapıyor ise bunda başarısız olması kaçınılmazdır. Verimli, dikkatli bir çalışma için aşağıdaki maddelere önem verilmesi faydalı olacaktır.
Çalışma için karar verme Konu üzerinde dikkatin toplanabilmesi için, gerekli kararların verilmiş olması gerekir. Hangi ders daha önce çalışılacak? Çalışılacak ders için hangi yöntemler kullanılacak? Kullanılacak araç ve gereçler neler? gibi sorulara cevap bulmadan çalışmaya başlamamak gerekir. Bu soruların cevapları çalışma sırasında aranmaya başlanırsa bu durum kararsızlığa ve dikkatin dağılmasına neden olur.
Konuya merak duyma Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Merak konuya karşı ilgi uyandırır ve dikkatin konu üzerinde yoğunlaşmasını sağlar. Matematik benim ne işime yarayacak şeklindeki sorular çalışma azmini ortadan kaldıracaktır. Bu türden sorular genellikle çalışılan dersin yapılamaması durumunda ortaya çıkan sorulardır ve bunun için bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkar. Bu türden durumlarda hedefimizi gözümüzün önüne getirelim ve hedefimizin yavaş yavaş gözümüzün önünden uzaklaşmaya başladığını düşünelim. Ne kadar kötü, değil mi? O halde hangi ders olursa olsun, o dersin her şeyden önce gelecekte çalışacağımız mesleği yapabilmek için girmek durumunda olduğumuz üniversite için bir araç olduğunu gözden kaçırmayalım!
Planlı ve sistemli çalışmayı bilme Planlı çalışma, dikkatin konuya toplanmasına yardımcı olan bir alışkanlıktır. Planlı çalışmada öğrenci kendini konuya daha çok verir, dikkatinin dağılmasını önleyerek çalışmada etkililik süresini arttırır.
Çalışmada hedef saptama Kimi durumlarda öğrenilecek konular oldukça fazla, son derece karmaşık ve dağınık olabilir. Gerçekte konu ne olursa olsun çalışmaya geçmeden önce öğrenci kendisine erişebilir bir hedef seçmeli ve bunu gerçekleştirmeden bunu çalışmayı bırakmamalıdır. Kişinin hedefleri gerçekçi olmalıdır. Öğrenci gücünün yetemeyeceği hedeflere ulaşmayı arzuladığı oranda bu hedefleri gerçekleştirmesi de o kadar zorlaşır. Sık sık amaçladığı hedeflere ulaşamayan öğrenci kendisine güvenini yitirerek, derslere karşı genel bir isteksizlik duyar, başarısızlık duygusuna kapılır.
Kendine güvenme Öğrencinin kendine güvenmesinin önemi hiç bir koşulda yadsınamaz. Güven eksikliği olan bir öğrencinin, kendine güven duymasının en etkili yolu o işi başaracağına kendisini inandırmasıdır. Kendine güven duygusu aynı zamanda güçlü bir irade ve kararlılığı gerekli kılar. Kararlılık engeller karşısında gerilemeyi değil aksine bu engellerle mücadele gücünü yaratır. Kararlılık, plan dışı saatte canınız çalışmak istemezse de kendinizi çalışmaya zorlamaktır. Kolaydan zora doğru bir çalışma yolu izlemek, okumak yerine yazarak çalışmak dikkatin toplanmasına yardımcı olur.
Çalışma öncesi yeterince dinlenmiş olma Çalışmaya geçmeden önce vücut ve zihin yeterince dinlenmiş olmalıdır. Aşırı duyarlılık, karamsarlık, isteksizlik, bedensel yorgunluk,uykusuzluk gibi nedenlerle beliren bitkinliğe düşmemek için her zaman aynı biçimde olan çalışma yöntem ve tekniklerinden kaçınmak, ders dışı uğraşlarla yeterince ilgilenmek ve gerçek anlamda olabildiğince dinlenmek zorunludur.

Sınav Soruları

2004, 2005 ve 2006 yıllarında çıkmış sınav soruları linki eklendi. tıklayınız

11 Kasım 2010 Perşembe

KPSS Sonuçları Açıklanıyor

31 Ekim KPSS sınavı sonuçları yarın saat 14:00 de açıklanacak! ÖSYM 2010

Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçları yarın açıklanacak. Kopya iddialarının ardından 31 Ekim Pazar günü yeniden yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçları yarın saat 14.00'de açıklanacak...
Hacettepe Üniversitesi Merkez Yerleşkesi'nde düzenlenen Üniversitelerarası Kurul toplantısının açılışına katılan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, KPSS Eğitim Bilimleri Sınav sonuçlarınınbu hafta sonuna doğru açıklanacağını düşündüğünü söyledi.
10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı ortaya çıkan kopya iddiaları üzerine iptal edilmiş, 31 Ekimde yeniden yapılmıştı.
KPSS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte öğretmenlik başvurularıda başlayacaktır.Kasım ayı sonunda ve ya Aralık ayı başında ise 31000 öğretmenin ataması yapılacaktır.

Türkiye'de 81 il merkezinde ve KKTC'de Lefkoşa'da toplam 931 binadaki 12 bin 647 salonda düzenlenen sınava, öğretmen adayı 294 bin 909 aday katıldı. Sınavda emniyet görevlisi hariç 40 bin 800 personel görev aldı.

7 BİN KİŞİNİN SINAV YERİ DEĞİŞTİRİLDİ
ÖSYM yetkilileri ise, 100 net ve üzeri alan yaklaşık 7 bin adayın yerlerinin güvenlik gerekçesiyle değiştirildiğini anlattı. Bu durumda bulunan Güneydoğu illerinde adayların sınav yerleri Ankara"ya, İç Anadolu bölgesindeki illerdeki adayların sınav yerleri ise İstanbul"a alındı.

Doğrular

Doğrularının peşinden koşanlar, zamanlamayı da iyi yaparlarsa eninde sonunda başarılı olurlar. Hayal kırıklıkları yaşamın her zamanında olabilir. Önemli olan yıkılmamak ve güçlüklere karşı ayakta durabilmektir. Bu sadece yaşamın iş ya da özel kısmı için değil, hemen her kısmı için gereklidir.
Öğrencilik yaşamı geçindirmeye yarayan bir iş değildir, yaşamın devamında geçinmeyi sağlayacak olan bilgi birikiminin sağlanması için bir araçtır. Bu araç ne kadar iyi kullanılırsa, o kadar iyi bölümlere girilir ve ardından da yaşamın iş gerçeklerine karşı daha sağlam bir duvar örülür. Şayet başarı bir gelenek ise bu gelenek öğretim boyunca şekillenmeye başlar. Günümüz dünyasında bir üniversiteyi yeterli görmeyen insanlar çoğalırken, o ya da bu şekilde üniversite olsun, olsun da neresi olursa olsun mantığı doğru bir mantık değildir. Olsun ve gelecekte benim mutlu olacağım, karnımın doyacağı bir iş bulacağım bir iş olsun düşüncesi sonuna kadar koavalanmalı. Yaşam hatalar yapa yapa öğrenilecek kadar uzun değil. Üstelik de daha önceden yapılan hataların tekrar tekrar yapılması hiç de anlamlı değil. Profesyoneller işlerini yaşam biçimi haline getirenlerdir, öğrencilik bir yaşam biçimi değildir. Ama en azndan öğrencilik döneminde bu profesyonellik yakalanmalı ve derslere adapte olunmalı. Bir yıl erken üniversiteyi kazanmak, bir yıl rahat etmek demektir. Aynı stres iki kez çekilmemeli ve üniversiteye bu yıl girilmeli. Sadece daha çok gayret lazım ve doğru yöntemler lazım...

10 Kasım 2010 Çarşamba

Eğitimde Nicelik ve Nitelik

Son yapılan eğitim şurasından eğitim süresinin okul öncesi ile birlikte zorunlu olarak ve 1+4+4+4 şeklinde 13 yıla çıkması kararı verildi. Bu kararın değerlendirilecek bir çok yönü olmasına rağmen birer eğitimci olarak bizim değerlendirmemiz gerekn ilk yönü eğitim kısmıdır elbette. Yıllardır süregiden 8 yıllık kesintisiz eğitim vb şeklindeki söylemler ile eğitimin daha kaliteli olacağı, artık herkesin okuma yazma bileceği, herkesin okulu bitirip ardından üniversite için kendisini yetiştirebileceği düşüncesinin doğru olmadığı görülmüştür. Zira eğitimin süresi uzamıştır ama eğitim kalitesi o denli düşmüştür ve karmaşıklaşmıştır ki, öğrenciler eğitimden fayda değil zarar görmeye başlamıştır. Hemen her yıl sınava girmek zorunda kalan ilköğretim öğrencileri bir yana, okudukları liseler bir anda anadolu lisesi olan, ama eğitimde bir değişiklik olmayan ortaöğretim öğrencileri diğer yana. Bu durum apaçık gösterir ki bir şeyleri zorunlu yapmak ya da bir şeylerin süresini uzatmak, kaliteyi getirmiyor. Aksine, kaliteden tavizler verilerek süreç uzatılıyor ve öğrencilerin çoğu okula istemeye istemeye gitmek zorunda kalıyor. Sürekli sınavların olması, okul sınavları ile dersanelerin sınavlarının üst üste gelmesi, kalabalık sınıflar vb durumlar öğrenci için tam birer kabus olmuş durumda. Bir çıkış arayışı lazım, ama o çıkış noktası eğitimin süresini uzatmak, 13 yıla, 15 yıla çıkarmak değil. Çıkış noktası eğitimi kaliteli hale getirmek, işi uzmanlarına bırakmak, uzman görüşlerinden faydalanmaktan geçcektir. Bu işi, bu işe gönül veren, eğitimi ciddiye alan insanlara bıraksalar, eğitim çok daha rahatlayacaktır. Ama bunun için öncelikle bu işe gönül veren insanları kaçırmamaları ve bunun için de emeğini sarf eden insanların sosyal koşullarını düzeltmeleri lazım. Eğitim, geleceğin bir şekilde planlanmasıdır. Bu planlanma eğer doğru ellerde, doğru yöntemlerle yapılırsa gelecek kuşaklar ilerleme içine girer ve başarıya ulaşır. Eğer planlama yıllardır yapıldığı gibi, yap-boz şeklinde devam ederse Türk Milli Eğitiminin çıkışı kalmayacaktır. Eğitim, öğrenciler için bir ayakbağı olmamalı, öğrencilerin insanca yaşayabilmelerine de fırsat vermeli. Bunun için yapılabilecek olan düzenlemeler elbette var, yeter ki istensin. erkes okuyup daha iyi koşullarda çalışmak ister. Bu isteğe engel olmamak için herkesin okumasının önü açılmalı, ama öncelikle öğrencilerin okuma şevki oluşturulmalı. Hindistan'da logaritmik cetvellerin ezberletilmesinde olduğu gibi, öğrencilerin beyinleri kullanmayacakları formüllerle doldurulduğu süreceeğitim bir adım ilerleyemez. Herkes okur, ama kimse yazamaz!

8 Kasım 2010 Pazartesi

Aktif Eğitim

Eğitim öğretimdeki en büyük zorluklardan biri öğrencilere istenilen bilginin öğretilmesidir. Var olan eğitim sistemi tekdüze olup bütün öğrencilere aynı şekilde davranmayı, aynı örnekleri vermeyi hedeflemiştir. Öğrencileri tek kalıp içine sokmak için hepsine aynı eğitim verilmiş ya da verilmeye çalışılmıştır. Ama artık görülüyor ki bu sistem yanlış bir sistem. Var olan sistem bütün öğrencileri başarısız kılmış, öğrencilerin bilgi düzeylerini düşürmüştür. Bunun için yeni değerlendirmeler ve yeni eğitim yöntemleri geliştirmek gereklidir ve dünyada bunun üzerine çalışılıyor.
Yıllardır süregelen tekdüze eğitimden kurtulup öğrenciyi araştırmaya, düşünmeye ve sorunları çözebilmeye sevk eden neden-sonuç ilişkisini kurabilen bir eğitim var olan eğitimden çok daha verimlidir. Zaten tek tip bir yöntemle yapılan bir eğitimin uzun dönemli hafızada (long-term memory) yer alamadığı bilinen bir gerçektir. Öğrencilerin neyi ne kadar akılda tutabildiklerini Rief (1993:53) şöyle açıklamaktadır. “Öğrenciler okuduklarının % 10’unu, işittiklerinin % 20’sini, gördüklerinin %30’unu, görüp işittiklerinin % 50’sini, söylediklerinin % 70’ini, söyleyip yaptıklarının % 90’ını akıllarında tutabilmektedirler.” Görüldüğü gibi Dilsel Zeka veya Görsel Zeka tek başına öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir özelliğe sahip değildir. İki ve üzeri zeka türlerinin birleşimiyle meydana gelecek bir öğrenme ortamı öğrenci için daha kalıcı olacaktır. İşte bunun için öğrencilerin sınıf içinde konu ile ilgili konuşabilmelerine, konu hakkında doğru ya da yanlış yorum yapabilmelerine fırsat tanıyan, daha esnek ve öğrenci merkezli bir eğitim sistemi yaratılmalıdır. Öğrenci ancak aktifken öğrenebilir. Biz bu amaçla hareket ediyoruz. Öğrencilerimizi harekete geçirmeye çalışşıyoruz. Var olan kalıpları kırarak tam öğrenmeyi ve bu şekilde başarıya ulaşmayı hedefliyoruz ve şimdiye kadar da bunda başarılı olduk. Öğrencilerimiz ilk etapta yabancılık çekseler de sonunda bizler ile bir bütün oluyor ve başarıya doğru koşuyorlar. Hedefimiz öğretmek ve başarmak, daha da başarılı olmak.

7 Kasım 2010 Pazar

YGS Tarihinin Belirlenmesi Üzerine

ÖSYM son olarak YGS'nin 27 martta yapılacağını belirledi. ÖSYM bizce son derece doğru bir karar verdi. Hatta sınav tarihi bir ay kadar daha öne alınıp, şubatta, yarıyıl tatilinde bile yapılabilirdi. Buna ititraz eden öğrencilerimiz var, "henüz hazır değiliz, çok erken değil mi?" diyorlar. Oysa ki YGS ile ilgili hazırlıklar ortalama 3 ay civarında sürmeli ki ardından gelecek olan yerleştirme sınavına daha yoğun bir tempoda çalışılabilsin. YGS sonuç olarak bir seçme sınavı ve bu sınavı kazanmak değil sorun olan. Eğer bir sorun varsa o da YGS'de yüksek puan almaktır. Ama şöyle düşünelim: 9. sınıf konularından oluşan YGS'ye 6 ay çalışıp, 10, 11 ve 12. sınıf konularını kapsayan LYS için 2 ay çalışmak yeterli olacak mıdır? Bu mantık doğru bir mantık olamaz ve her şeyden önce bu mantıklı olamaz! Bugünden LYS çalışmalarına başlamalıyız. LYS, bizim nereyi kazanacağımızı belirleyecek olan asıl sınav ve ihmale gelmeyecek olan son sınav. YGS çalışmalarımızı bir an önce bitirip, LYS çalışmalarımıza ağırlık vermeliyiz ki amacımıza emin adımlarla yürüyelim. Bir çocuğun doğum süreci dokuz aydır; LYS için önümüzde kalan süre yaklaşık 8 ay! Daha sıkı çalışın, sınavda istediğiniz yeri kazanmak elinizde...

4 Kasım 2010 Perşembe

YGS LYS ve KPSS tarihleri belli oldu

YGS 27 Mart, LYS 18 ve 26 Haziran, KPSS eğitim sınavı 9-10 Temmuz'da yapılacak


ÖSYM'den yapılan açıklamada, 2011 sınav takviminin belirlenmesinde önceliğin YGS ve Lisans Yerleştirme Sınavlarında (LYS) olduğunu belirtilerek, ''2010-2011 eğitim-öğretim yılında ortaöğretimde derslerin bitiş tarihi esas alınarak, adayların YGS stresinden uzaklaşıp LYS'ye daha iyi hazırlanabilmelerini sağlamak amacıyla YGS öne alınmıştır'' denildi.
Açıklamada, sınav takviminde belirtilen başvuru tarihlerinin 2011 yılında, mücbir sebepler dışında, uzatılmayacağından adayların başvuru tarihlerini dikkatli takip etmelerinin önemli olduğu vurgulandı.
Üniversiteye girişte ikinci aşama sınavı olan LYS'lere başvurular ise 18-27 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak.
LYS-1 ve LYS-5 18 Haziran 2011'de, LYS-4 19 Haziran 2011'de, LYS-3 25 Haziran 2011'de, LYS-2 ise 26 Haziran 2011'de düzenlenecek.
A grubu ve öğretmenlik kadroları için düzenlenen KPSS'nin de tarihi belirlendi. Buna göre, KPSS'ye başvurular, 9-25 Mayıs 2011 tarihleri arasında alınacak. KPSS, 9-10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılacak.
Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) İlkbahar Dönemine başvurular, 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında alınacak ve sınav 14-15 Mayıs 2011'de gerçekleştirilecek.
Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) İlkbaahar Dönemine başvurular, 31 Ocak-9 Şubat 2011'de alınacak, sınav 20 Mart 2011'de olacak.
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Sınavı (KPDS) İlkbahar DÖnemine ise başvurular 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak ve bu sınav 22 Mayıs 2011'de yapılacak.

2 Kasım 2010 Salı

Çalışmanın ve Başarılı Olmanın Yöntemleri-2

  • Bir derse başlamadan önce o işi en kısa sürede nasıl bitirebileceğinizi düşünün. Böylece derse başladıktan sonra dersi nasıl bitireceğinizi düşünerek zaman kaybetmemiş, bölünmemiş olursunuz.
  • Çalıştığınız ders üzerinde karşılaştığınız bir güçlük sonrasında geri adım atmayın. Geri adım attığınız anda kaybetmeye başlamış olursunuz. Yılgınlık, maskeli bir tembelliktir. Bu maskeyi sakın takmayın. Bir güçlük karşınıza çıktığında, bu güçlüğü yendiğiniz ölçüde güçlü olursunuz. Aksi taktirde sadece çalışmış, ama sonuca ulaşamaış binlerce insandan biri olursunuz.
  • Bir dersi en basit anlaşılabilecek şekilde bölümlere ayırın. Eğer bunu başaramıyorsanız, öğretmeninizden destek alın, nasılbaşarabileceğinizi, dersi nasıl parçalayıp ardından bütünleştirebileceğinizi öğrenin.
  • Bir dersi çalışırken yorulduğunuzda, eğer yapmanız gerekenler bitmedi ise, çalışma hızınızı yavaşlatın ya da kısa bir süre dinlenin. Ama bu sürede bilgisayar, internet, telefon gibi iletişim araçlarına sarılmaktan sakının. Bu araçlar bütün dikkatinizi dağıtarak sizi yapmanız gerekn işten alıkoyar.
  • Verimli çalışmak bir derse saatler harcamak demek değildir. Önemli olan kaç saat çalışıldığı değil, nasıl çalışıldığıdır. Eğer çalışılan süre içinde istenilen nokya gelindiyse başarılı olunmuştur, aksi halde çalışma verimsiz ve başarısız bir çalışma olup zaman öldürmek anlamına gelir.
  • Mutlaka sabırlı olun. Başarı aceleye gelmez. Sabırlı ve doğru bir çalışmanın ürünleri eninde sonunda elinize geçecektir. Bu ürün, hiçbir şey değilse başarı olacaktır!
  • Her şeyi hemen öğrenmeye kalkmayın. İnsan beyninin sınırları son derece geniş olmakla birlikte, bir şeyin olabilmesi için gerekli zamanı gözden kaçırmayın. Verimli ve düzenli bir şekilde çalışıldığı sürece, eninde sonunda nicelik niteliğe dönüşecektir ve başarı yakalanacaktır.
  • Gece yatağınıza yattığınızda o günün değerlendirmesini yapın, yaptıklarınızı düşünün. Bu hem iç huzurunuzu arttıracaktır, hem de yaptıklarınızı görmenizi sağlayacaktır. Kuşkusuz eğer bir şey yapmadıysanız, yapmadıklarınızın da farkına varacaksınızdır.
  • Her gün mutlaka kitap okuyun. On-on beş sayfa da olsa kitap okumak hem beyninizin dinlenmesi için, hem de dilinizi daha iyi kullanmanız için size fayda sağlayacaktır.
  • Sözel dersleri çalışırken çalıştığınız  kısmı kapatıp sesli biçimde kendinize tekrar edin. Okuduklarınızı duymanız okuduklarınızın aklınızda daha iyi kalmasını sağlayacaktır. Okuduğunuz kısımları not almanız da sizin okuduğunuzu yerleri daha sonra tekrar etmenizde büyük fayda gösterecektir.
  • Sözel derslerde okunan yerleri arkadaşlar ile sohbet etmek, tartışmak hem genel kültürün gelişmesine, hem beynin gelişmesine hem de okunanların akılda kalmasına yarayacaktır.
Yaşamda  başarılı olmak ya da olmamak sadece bizim elimizde değil aslında. Ne yaparsak yapalım, koşullar elverişli olmadığında yapılabilecek pek de bir şey kalmayabiliyor bazen. Ancak, eğer koşullarımız elverişli ise, o zaman yapılabilecek olanları yapmadığımız taktirde başarılı olma şansımızı değerlendirmemiş oluruz. Bu yaşam bir kez yaşayacağımız bir yaşam ve önümüzde bulunan tüm anlar sadece bir kez önümüzde bulunacak. Var olan anı iyi değerlendirmek, yaşamı daha başarılı ve daha mutlu geçirmemizi sağlayacaktır. Şans ve yaşamın sunduklarını, isteğimiz ve çalışmamız ile değiştirebildiğimiz kadarı ile değiştirebilmek üzere...

1 Kasım 2010 Pazartesi

Çalışmanın ve Başarılı Olmanın Yöntemleri-1

Her işin, mesleğin mutlaka kendisine göre çalışma yöntemleri ve kuralları vardır ve  u kurallara uyulmadığı taktirde mesleki anlamda veya iş anlamında başarısızlığın gelmesi kaçınılmazdır. Eğer iş kendimize ait bir iş ise o işi batırma olasılığı da yükseltme olasılığı da vardır ve bu olasılıkların büyüklüğünü belirleyen etkenlerden biri de işe verdiğimiz ciddiyet ve çalışma disiplininimizdir.
Bir meslek olmasa da öğrencilik de kişinin o an için sorumlu olduğu bir iş olarak görülürse, ki görülmelidir, öğrenciliğin de mutlak sorumlulukları vardır. Tabi bu sorumluluklar başarı için gerekli olan sorumluluklardır, kopya ve benzeri olayları ihmal ediyoruz. Şimdi özel olarak öğrencilikte, genel olarak iş yaşamında başarılı olmanın düsturlarını vermeye çalışacağız.
  • Çalışmak için uygun gün veya saati beklemeyin. Bilin ki yaşanan her gün ve her saat çalışmak için bir zaman dilimidir. (Elbette dinleneceğiz. Ama dinlenmek için öncelikle yorulalım biraz!)
  • Çalışmak için uygun yer, pozisyon aramayın. Var olan her yer çalışmak için en iyi yerdir. (koşullarımız kötü olabilir. Eğer bu koşulları düzeltemiyorsak o zaman çalışacak yer bulamayacağız demektir. O halde var olan yeri kullanmalıyız)
  • Belirli bir zamanda yapılması gereken bir dersi başka bir zaman dilimine bırakmak demek o dersi ihmal etmek ve o dersten yavaş yavaş uzaklaşmak demektir ki bu o dersin artık yapılamaz bir ders olacağı anlamına gelir.
  • Bir zaman içinde yalnız bir işi yapmaya çalışın, bir derse bakın, hatta bir dersi bir bölümü üzerine yoğunlaşın. Bu konu bitmeden başka konuya geçmeyin ki konunun ayrıntıları akılda kalsın. Bir zaman dilimi içinde birden fazla iş yapan kişi, eğer çok yetenekli değilse, işlerini düzgün yapamaz ve bu onu başarısız kılar.
  • Başalan bir dersi bitirmeden (ya da işi) başka işe başlama. Yarım kalan iş, bir anlamda başlanmamış demektir. Bir ders ile başka ders arasında gidip gelen bir öğrenci derslerin ne birinden ne de diğerinden başarılı olma şansına sahip değildir.
  • Bir günün dersinin bitirdikten sonra ertesi gün ne yapacağına mutlaka karar ver. Böylelikle ertesi gün ne yapacağına karar vermek için zaman kaybetmemiş olur ve zaman kazanmış olursun. Planlı iş, en başarılı iştir.
  • Derse başlamadan önce ders için gerekli olan bütün materyalleri hazırla ki ders çalışmaya başladığında eksikleri gidermek için kalkarak konsantrasyonunu kaybetme.
  • Bir derse başlamadan önce o dersi en verimli şekilde nasıl çalışacağını düşün. Kendine en uygun yöntemi bul ve o yöntem üzerinde dur. Eğer yöntemi bilmiyorsan veya yöntemin verimsiz ise o zaman uzamnından tavsiye al, neyi nasıl çalışman gerektiğini öğren.
(devam edecek)

31 Ekim 2010 Pazar

Hedeflerimiz

Öğretim sadece belirli kuralların aktarılmasından ibaret değildir. Ortaöğretimi bitiren bir öğrenci en azından orta zekaya sahiptir. Bunun için ortaöğretimi bitiren bir öğrencinin bir dersi öğrenememesinden daha çok o dersin öğretilememesi ya da öğrencinin öğrenmek istememesi konuşulmalıdır. Eğer öğrenci öğrenmek istemiyorsa, var olan bilgilerin işine yaramayacağını düşünüyorsa öğrencinin öncelikle bu sorunu üzerinde durulmalıdır. Ama böyle bir sorun olmamasına rağmen öğrenmede problem varsa, ki günümüzde genellikle bu durum ile karşılaşıyoruz, o zaman öğrenememe değil, öğretilememe sorunundan bahsedilmelidir. Eğitim ve öğretim birbirinden ayrılmaz gibi görünse de dersaneler ve özel ders kurumlarında eğitimden daha çok öğretim verilir. Ancak buralarda dahi verilen öğretim genellikle yüzeysel ve ezberci kaçmakta. Bunun değişmesi lazım ve biz değişimde ısrarlıyız. Öğrencilerimize istedikleri bilgileri, onların öğrenme şekillerine göre vererek, onların başarılı olmasını sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz. Ezberletmiyoruz, öğretiyoruz. Formüller kıskacına almadık, almayacağız. Farklı yöntemlerle soru çözümleri yaptık ve yapmaya devam ediyoruz, edeceğiz.
Biz, sadece başarısız öğrencileri başarılı hale getirmeye çalışmıyoruz, aynı zamanda başarılı olan öğrencileri daha da başarılı kılmak için neler yapılması gerektiğini düşünerek hareket ediyoruz. Öğrencilerimizi kitlelerin içinde boğmaktansa, onlar ile birebir ilgilenerek  hepsine bir anlamda eğitim, diğer anlamı ile yaşam koçluğu yapıyoruz. Yüksek hedefler, yüksek disiplin gerektirir. Bu disiplin altında öğrencilerimizi başarıya götürdük ve götürmeye devam ediyoruz.

29 Ekim 2010 Cuma

FONKSİYON-1 DERSİ

3.11.2010 TARİHİNDE SAAT 14:00-16:00 ARASINDA fonksiyon-1 dersi yapıalacaktır. katılım ücreti 25 liradır. Katılım kişi sayısı en fazla 4 olacaktır ve bu sayının üstünde katılım olması halinde hemen yeni sınıf açılacaktır. Bu derse katılamayacaklar için saat 16:00-18:00 arasında tekrar dersi yapılacaktır.
ders içinde konu anlatımı yapıldıktan sonra konu ile ilgili uygulamalar yapılarak fonksiyonlar konusunun birinci kısmı bitirilecektir. Ayrıntılı bilgi için bize ulaşınız.


28 Ekim 2010 Perşembe

Öğrenme Stilleri

Birkey, Richard C., and Joseph J. Rodman. 1995. Adult Learning Styles and Preference for Technology Programs.
http://www2.nu.edu/nuri/llconf/conf1995/birkey.html :National University Research Institute. İnsanların farklı öğrenme ve farklı bilgi işleme sistemlerine sahip olduğunu, dolayısıyla farklı öğrenme stillerine sahip olduğunu belirtiyor. Öğretmen, karşısındaki öğrencilerin farklı öğrenme stillerine sahip olduğunu bilecek, hatta hangi öğrencinin hangi stille daha iyi öğrendiğini bilecek ve ona göre ders sunumu yapacak.

Herkesin farklı düşünme ve öğrenme biçimi vardır. Bunu öğrenmek için öğrenme olgusundaki işlemlere bakmak gerekir: cognition (bilgi kazanma), kavramsallaştırma (bilgi işleme), motivasyon, karar verme stili, değerleri ve duygusal tercihleri...

Öğrenme stili olarak görülmeyen ama öğreticilerin hemen dikkat edecekleri bazı hususlar vardır.

İnsanlar genellikle dört yoldan bilgi edinirler:
1. Görsel: Görerek ve okuyarak öğrenmeyi tercih edenler. Kendi kendine okuyarak öğrenirler, renkli temsil, grafik ve haritaları tercih ederler;
2. İşitsel: İşiterek, dinleyerek ve tartışarak öğrenmeyi tercih ederler;
3. Kinestetik: Bazılarının aklında hareket enerjisi daha iyi kalır. Bunlar öğrenecekleri şeylerle fiziksel temas kurarak, yaparak öğrenirler; Tactil, kişinin el ile duyumsamasına dayanır. Kinestetik gezme, pandomim, dramatize etme vs yi kapsar.
4. Sosyal: Bazı öğrenciler de başkalarıyla sosyal etkileşim (interaksiyon) halinde daha iyi öğrenir
Öğrencilerin bu dört tip öğrenmeden hangisine yatkın olduğu (bilgi alma ve işleme yönünden) tespit edilirse, ona göre öğretim materyali hazırlanabilir.
Bu öğrenme tipleriyle ilgili olarak (Learning styles) başlıklı http://www.westga.edu/~jdbutler/ClassNotes/learnstyles.html  internet sayfasından alınan ayrıntılar:

Görsel öğreniciler (gördüğüne inananlar - The Seeing-is-Believing Student):
Doğal olduğu yerler
  • İyi giyinir
  • Ayrıntıları ve renkleri hatırlar
  • Okuma, yazma, kanıt okuma (proofreading)
  • İnsanların yüzünü hatırlama (ama adlarını unutma)
  • Yazılarda görülen isimleri hatırlama
·         Zihinsel (görsel) imgeler yaratma
Problem çözme yolları
  • Talimatları okuma, problemleri listeleme
  • Düşünceleri düzenlemede grafiksel malzeme hazırlama
  • Akış kartları kullanma
  • Kağıt üzerinde grafiksel çalışmaları görme ve akıl gözünde canlandırma
Değerleme ve test etme ihtiyacı
  • Görsel/yazılı testler
  • Araştırma raporları
  • Yazılı raporlar
  • Grafiksel gösterimler
En iyi öğrenme yolları
  • Not alma, liste yapma
  • Öğrenilecek bilgileri okuma 
  • Kitaplar, video filmleri, filmler ve basılı malzemelerle öğrenme 
  • Bir gösteriyi izleme
Okuma/çalışma özellikleri
  • Eğlenme ve dinlenme için okuma 
  • Uzun süre çalışabilme 
  • Çalışma sırasında sessiz ortam 
  • Hızlı okuma 
  • Kelimelerin sesinden ziyade yazılı şeklini hatırlama
Okuldaki güçlükleri
·         Ne yapılacağını görmeden hareket etme
·         Gürültülü ve hareketli bir çevrede çalışma 
·         Ses akort etme
·         Görsel resim ve malzeme olmadan öğretmeni dinleme
·         Öğretmenin hoş olmayan görüntüsü ile ilgilenme
·         Sıkıcı ve süslenmemiş sınıfta çalışma
·         Konsantrasyonu bozan floresan ışığı altında çalışma

İşitsel öğrenciler. Konuşan, dinleyen öğrenci
Doğal olduğu yerler
  • Doğaçlama konuşma – ayaküstü düşünme
  • Karşılaştığı insanların yüzlerini unutma ama adlarını hatırlama
  • Kelimelerle ve dille çalışma
·         Hafif sesli ortamlar
Problem çözme yolları
  • Lehte- aleyhte konuşma
  • Seçenekler hakkında konuşma
  • Bir durumda ne yapılacağını o durumu yaşayanlara sorma
  • Hedefi sözle ifade etme
  • Sözlü tekrarlama
Değerleme ve test etme ihtiyacı
  • Yazılıdan ziyade sözlü
  • Projelerini sözlü olarak sunma
  • Proje olarak şiir okuma, şarkı söyleme
  • Ne öğrendiğinin birileri tarafından sorulması
En iyi öğrenme yolları
  • Yüksek sesle konuşma 
  • Bir öğretmeni dinleme
  • Küçük ve büyük grup tartışması yapma
  • Çalışma yerinde fon olarak sözsüz müzik dinleme
Okuma/çalışma özellikleri
  • Diyalog ve oyunları (piyesleri) okuma
  • Karşılaştırma için içten ve dıştan seslendirme
  • Okurken, ne okuduğu hakkında kendi kendine ve başkalarına konuşma
  • Yeni kelimeleri seslendirmede başarı
Okuldaki güçlükleri
  • Hızlı okuma; görsel öğrenicilerden daha yavaş okuma
  • Uzun sürede sessizce okuma
  • Okuma yönlendirmeli; resimleri umursamama 
  • Okunması ve yazılması gereken zamana bağlı testler isteme 
  • Sessizleştirilmiş ortamda yaşama – konuşmayı beklememe
·         Anlamlı ayrıntıları görme 

El ile öğrenenler. Duyarlı, hissedici, dokunmacı öğrenenler:

Doğal olduğu yerler
  • Kişilerarası ilişki becerisi,insanların duygularına katılma
  • Sözel olmayan iletişimi okuma
  • İnce hareket, grafik, el sanatı, ince yazı, sanat yazısı faaliyeti
  • Sıcak, soğuk, koku gibi çevre değişmelerini farketme
Problem çözme yolları
  • “Şayet şöyle olursa bu nasıl hissedilir” diye düşünme
  • Sorun ve çözümü konusundaki hisleri paylaşmak için insanlarla konuşma
  • Doğru olduğunu hissederse bir çözümü uygulama
  • Kendi burnu doğrultusunda gitme


En iyi öğrenme yolları
  • Öğretmeni sevme ve sayma
  • Hoş, konforlu ve güvenli bir sınıf ve çevre iklimine sahip olma
  • Eline aldığı şeylerle çalışmayı sevme
  • Kendi hızı ile ilerleme
  • Sınıfta aldığı notları evde yeniden yazma
Okuma/çalışma özellikleri
  • Zevkle okuma ve ondan duygulanma
  • İstediği şeyleri okuma ve okuyacağı şeyleri seçmeyi sevme
  • Tarihi ve romantik roman ve hayat hikayelerini tercih etme
  • Hoş ortamlarda daha iyi çalışma
Okuldaki güçlükleri
  • Duygularının incindiğini öğrenme
  • Öğretmenin yönlendirmesi ve onayı olmadan başarma
  • Sıcak bir şekilde döşenmemiş sınıfta çalışma
  • Kendisini sevmeyen insanlarla çalışma
  • Kişilerarası ilişkileri zayıf bir öğretmenin sınıfında olma
·         Eşyalara dokunma, hissetme, değiştirme ihtiyacı  

Bir öğrencinin bu tiplerden hangisine girdiğine karar vermek için basit gözlemler yapmalıdır: Öğrenci gün boyu şarkı söyleyerek dolaşıyor ise işitsel, öğrenci öğrendiği her şey hakkında sizinle konuşmak istiyorsa sosyal, parlak resimli kitaplar ilgisini çekiyorsa görsel,bütün bunların dışında çok hareketli bir çocuk ise kinestetik bir öğrenici olabilir. (bize ulaşın, nasıl öğreneceğinizi inceleyelim ve öğretelim)

25 Ekim 2010 Pazartesi

Sayısal Derslere Nasıl Çalışmak Gerekir?

Sayısal dersler ile sözel dersler birbirinden tamamen bağımsız gibi görünen çalışma yöntemleri ile çalışılır. Sözel derslerde konu tekrar tekrar okunduktan sonra konu ile ilgili soru çözümü yapmak yeterli olabilir. Sayısal derslerde ise genellikle sadece soru çözmek yeterli görünür. Oysaki ders ne dersi olursa olsun konu bilinmeksizin soru çözülemez. Bunun için sayısal derslerde de öncelikle konunun bir tekrarının yapılması, defterde yer alan örenek soru çözümlerinin incelenmesi, bu örnek soruların boş bir kağıtta kendi başınıza çözülüp çözülemediğinin kontrol edilmesi gereklidir. Eğer bu aşama atlanırsa görülecektir ki sayısal dersler yapıalamaz bir hal alamaya başlar. O yüzden her derste olduğu gibi sayısal derslerde de birinci adım konu tekrarı yapaktır. Bir sıralama yapalım.
  1. konu tekrarı yapalım
  2. defterdeki çözümlü sorularımızı boş bir kağıtta çözmeye çalışalım
  3. çözemediğimiz sorunun çözümünü defterden inceleyelim
  4. kitabımızda yer alan çözümlü test var ise önce bu çözümlü testi çözmeye çalışalım ve çözemediğimiz soruların çözümlerini inceleyelim
  5. bir test daha çözerek konuyu pekiştirmeye çalışalım
  6. çözemediğimiz soruları öğretmenimize götürerek çözdürelim
  7. öğretmenimize çözdürdüğümüz soruları eve döndüğümüzde mutlaka tekrar çözmeye çalışalım ki anlamış mıyız anlamamış mıyız kontorl edelim
  8. en geç bir hafta içinde konu tekrarı yapalım.
  9. ay sonunda genel konu tekrarı yaparak konuyu unutma riskini ortadan kaldıralım
Bu çalışma sistemi işi şansa bıraktırmaz ve eğer yeterli altyapıya da sahipsek o zaman bilgi birikimimiz kısa süre içinde üst noktaya çıkacaktır. Bunları yapıyor olmanıza rağmen sonuç alamıyor musunuz? Bize başvurun, gelin çözümü birlikte arayalım.(tıklayın)

23 Ekim 2010 Cumartesi

Çalışmada Motivasyon Eksikliği

Başlamak, bitirmenin yarısıdır. Bir işi bitirebilmek için, öncelikle o işi yapmak için harekete geçmek gerekir.
Öğrencilerimizin çoğu ders çalışmaya oturamamaktan, oturduklarında ise zorlandıkları, soruları çözemedikleri için sıkıldıklarından bahsediyorlar. Doğrudur, eğer bir işe başlandığında başarısızlıklar üst üste gelirse o işi yapmak için gerekli olan motivasyon ortadan kalkar. Motivasyonun ortadan kalktığı durumlarda da işe yeniden girişebilmek pek de mümkün olmaz. Böyle bir durumda ne yapmak lazım? Her şeyden önce motivasyonumuzu kıran olayı incelemek lazım: soru çözememek. Peki bir soru neden çözülemez? Ya bilgimiz yetersizdir, ya bir yerlerde işlem hatası yapıyoruzdur ya da o sru o an bizim içinçözümsi uygunsuz bir sorudur. Ama bunun kontrolünü kendiliğimizden yapabilmemiz için bilgiye sahip olmamaız gerekir. oysa ki bilgimiz olsaydı zaten soruyu çözerdik. İşte bu çelişki içinde boğuşan bir öğrenci yavaş yavaş çalışmamanın ve bunun getirdiği başarısızlığın içine sürüklenmeye başlar. motivasyon kırılmıştır, çalışma sürekliliği ortadan kalkmıştır ve başarısızlık üst üste gelmeye başlamıştır. Çözümü zor olmayan sorunlar aslında bunlar, ama bizim açımızdan çözümü zor olmayan! Gelin, sorunlarınızı çözmek için yardımcı olalım.

22 Ekim 2010 Cuma

"Geometri Bilmeyen Buraya Giremez!" *

Matematik sadece bilimde değil, günlük hayatımızda karşılaştığımız sorunların çözümünde de kullandığımız önemli bir araçtır. Bundan dolayı matematikle ilgili "öğretimi" ilköğretimde başlar ve yükseköğretim programına kadar her alanda yer alır. İlköğretimde verilen matematik dersleri ortaöğretime hazırlık olarak, ortaöğretimde ise yükseköğretime hazırlık olarak algılanmalıdır. Matematik öğretiminin temel amacı; kişiye günlük hayatın gerektirdiği matematik bilgi ve becerileri kazandırmak, problem çözmeyi öğretmek ve aynı zamanda analitik düşünme yeteneğini geliştirmektir. Matematik insan tarafından yaratılan "soyut" bir bilgi yumağıdır ve bu soyuluğu matematiği zor kılan şeydir. Gündelik yaşamda kullanım alanının sınırlı gibi görünmesi ise matematiğe karşı olan ilgiyi arttırmak bir yana azltmaktadır. Oysa ki gündelik yaşamda kullandığımız teknolojik ürünlerin yapıtaşları arasında matematik mutlaka vardır.
Her ne olursa olsun matematik günümüz yaşamının bir parçası olmuş durumdadır. Özellikle eğitim içinde aldığı rol çok önemli bir noktadadır. Günümüzde ne sayısal, ne eşit ağırlık ne de sözel öğrencisi matematik yapmaksızın ciddi eğitim veren bir devlet üniversitesine yerleşebilme şansına sahip olamıyor. O halde öncelikle matematik ve bundan ayrı olarak düşünemeyeceğimiz geometri dersleri ile analitik düşünme yeteneğimizi geliştirmeli ve ardından bu derslerde daha başarılı olmanın yöntemlerini bularak hedefimize doğru yürümeliyiz. Güzel bir yemek yapılırken malzemenin yeterli ve kaliteli olması birinci kuraldır. Demek ki güzel bir üniversite için de matematik ve geometri bilmek, en azından sınavlarda bunu yapabilmek zorundayız.
* PLATON'UN OKULLARININ KAPISINDA YAZAN YAZIDIR.

21 Ekim 2010 Perşembe

Çalışma Zorlukları

"Hedefim yüksek, yapamayacağımdan korkuyorum!"
"Yıllardır okumama rağmen sınavlarda yapıp yapamayacağımdan korkuyorum!"
"Formüllerin arasında sıkışıp kaldım, boğuluyorum!"
"Onlarca terimi ezberleyip hepsini karıştırıyorum, olmuyor!"
"Konuyu biliyorum ama soru çözemiyorum!"
"Bu öğrendiklerim ne işime yarayacak!"
"Sözel dersleri yapabiliyorum, ama sayısal dersleri yapmakta zorlanıyorum!"
"Sayısalcıyım ama fen bilimleri dersleri zor geliyor!"
"Çalışıyorum, ama hedefim hâlâ çok uzak görünüyor!"
"Masaya oturuyorum, ama konsantre olup ders çalışamıyorum!"
"Sayısal dersler nasıl çalışılır, açıklarımı nasıl gideririm, bilmiyorum!"
DİYORSANIZ
SİZ ÖZELSİNİZ!
ÇÖZÜMÜ BİLİYORUZ!

Özel Ders

Var olan sınav sistemi ve genel olarak eğitim sistemi öğrencileri özel ders almaya mecbur bırakıyor. Geçmişte 120 saatte verilen bir ders (örneğin matematik dersi) bugün 50 saatte anlatılmak zorunda kalınıyor. Dersanelerin daha fazla kar, daha az ders mantığı ile yaptığı bu uygulama, konuların daha hızlı geçilmesini, uygulamaların daha az yapılmasını zorunlu kılıyor. Bu durumda dersler ile başa çıkamayan öğrencilerimiz öncelikle dersanelerindeki asistan öğretmenlerden konuyu tekrar etmek istiyor ancak bu da bir yere kadar gelip sonunda tıkanıyor. Bunun sonucunda ya ertesi yılı düşünüp çalışma bırakılıyor ya da özel derse başvuruluyor. Günümüzde ekonomik sıkıntıların boyutları malum olduğu için de genellikle "uygun fiyatlı" öğretmenler ya da üniversite öğrencileri tercih ediliyor. Böylelikle hem ders alınmış oluyor, hem de ekonomik olarak zora girilmemiş oluyor. Ancak bu durum aslında çok da sağlıklı bir durum değil. Şöyle düşünelim: hastayız, ameliyat olacağız ve ameliyatı yapacak iki kişi var. Bu kişilerden biri işinin uzmanı, yıllardır yüzlerce ameliyata girmiş olan bir cerrah, diğeri ise tıp fakültesinde okuyan bir öğrenci. Hangisine güvenip ameliya oluruz? Elbette özel ders sonucunda ölüm kalım yok. Ancak bir yıl kayıp sözkonusu! Özel ders almak zorunda kalmak kötü bir şey, üstelik de tonlarca parayı özel derse yatırmak hepten kötü. Ancak eğer bir şeyi yapacaksak, yapmak zorunda kaldıysak o zaman sonuçlarını düşünerek yapmalıyız ve işin uzmanlarına başvurmalıyız. Gerekirse bireysel özel dersler yerine grup derslerini tercih edebiliriz ve böylelikle ekonomik zorluklardan kurtulabiliriz. Grup dersleri hem cebimizi yanmaktan kurtarır, hem de etkin bir şekilde ders dinlememizi sağlar.

20 Ekim 2010 Çarşamba

Okullar Başladı, Peki Biz Çalışmaya Başladık Mı?

Ülkemizde ilk-orta öğretim kurumları eğitim-öğretime başlayalı yaklaşık 5 hafta oldu. Ancak sürenin bu kadar geçmiş olmasına rağmen öğrencilerimizin bir çoğu yaz tatili havasından çıkabilmiş değil. Özellikle 12 sınıfta olup ta 2011 yılında iki kez sınava girecek olan öğrencilerimiz hala işin ciddiyetini tam olarak kavrayamamış gibi görünüyor. Bu yıl 12. sınıfta bulunan öğrencilerimizin gireceği sınav hayatın sonu olmamakla birlikte geleceklerini o ya da bu şekilde belirleyecek olan bir sınavdır ve bu sınav için ciddi bir çalışma gereklidir. Yaklaşık bir milyon iki yüz bin kişinin gireceği sınavda kazanan kişi sayısının yaklaşık yedi yüz bin olduğu düşünülürse durumun ciddiyeti daha rahat algılanabilir. Ciddi işler, ciddi çalışmalar ile olur. Eğitim bir disiplin işi olup bu disiplini sağlayabilen öğrencilerimizin başarısız olma şansı son derece azdır. Geleceğimizi bu gün belirliyoruz.