29 Kasım 2010 Pazartesi

Neden Özel Ders?

Neden Özel Ders?

neden özel ders alınır ki zaten her şey derste öğretilmiyor mu? Bir taraftan okul, bir taraftan dersane varken bir de özel derse ne gerek var? Eğer gelinen nokta itibarı ile başarı yakalanmamışsa, her şeye rağmen bir sorun vardır. Bu sorunun çözümü için özel ders ortaya çıkar. Peki özel dersin işlevi nedir? Bu metinde de vurgulacak olan budur.

27 Kasım 2010 Cumartesi

Kümeler 1

Kümeler 1


İlköğretim için kümeler testi. Kümeler bir çok matematiksel ifadenin açılımı için gereklidir. Sayı kümeleri, olasılık gibi konularda sıklıkla kullanıldığı için bilinmesi zorunlu olan, temel bir konudur.

1998 ÖSS Soruları

1998 ÖSS Soruları

Geçmiş yılların sorularını mutlaka çözmeliyiz. ÖSYM zaman zaman geçmiş yılların sorularından seçme soruları sınavlarında kullanmakta. Bu sizlerin geçmişte çıkan sorulara hakim olmanız gerektiği anlamına gelir. Özellikle 1990'lardan itibaren çıkan sorulara mutlaka bakılmalı. Geçmişten ders almayanın geleceği parlak olamaz.

Tarama 1-2

Tarama 1-2


Kendi durumunuzu ölçmek istiyorsanız tarama sınavlarımıza bakın. YGS tarzında sorulardan oluşturulan tarama sınavları tüm konuları değil sıralamasına göre başlangıç konularını kapsar. 1. taramada tamsayı, doğal sayı ve bu sayı kümelerinde işlemler ve doğru-üçgende açı, 2. taramada sayılar, rasyonel sayılar, kümeler, fonksiyon ve üçgende açı-uzunluk bağıntıları bulunmaktadır. Bu sorular hem bulunduğunuz durumu gösterirken hem de unutmuş olabileceğiniz konuların hatırlanmasını sağlayacaktır. Soruların yanıtlarını isterseniz mail ya da mesaj yolu ile ulaşabilirsiniz

26 Kasım 2010 Cuma

Köklü Sayılar

Köklü Sayılar

Üslü sayıların bir adım ötesi ve karmaşık sayıların bir adım berisi, yani ikisinin tam ortası: köklü sayılar.

Bölünebilme

Bölünebilme

Bölünebilme kolay bir koudur ve bu konudan soru kaçırmamak gerekir. Soru tarzları ne kadar çok olsa da temel mantık değişmez. Bakalım ve eksiklerimizi giderelim.

Tek Çift Sayılar

Tek Çift Sayılar

Temel kavramlar bilinmeksizin genele ulaşamayız. Matematiğin hemen her yerinde karşımıza çıkacak olan bir kavram tek-çift sayı kavramıdır. Matematikte iyi olmak için öncelikle temel kavramları hazmetmemiz lazım.

25 Kasım 2010 Perşembe

Hafızayı Güçlendirme Yolları-2

Hafızayı Güçlendirme Yolları-2
daha önceden birinci kısmını yayımladığımız yazımızın ikinci kısmı...
hafıza ne önem taşır? Güçlü bir hafıza ne işe yarar? Okuyalım...

YGS'ye Nasıl Hazırlanmak Lazım?

YGS'ye Nasıl Hazırlanmak Lazım?

YGS yaklaşıyor. Her gün, YGS çalışmaları için bir gün daha bitmiş oluyor. YGS'ye çalışırken naıl düşünmeliyiz, YGS çalışıp sonra mı LYS çalışmalıyız? Okuyalım, öğrenelim...

24 Kasım 2010 Çarşamba

KPSS'de Su İzni

Temmuz 2010'da yapılan KPSS'deki iddialar nedeniyle ertelenen sınavlardan biri olan KPSS Ortaöğretim/Önlisans Sınavı iki yılda bir yapılıyor. Gelecek pazar günü yapılacak KPSS, 2 milyon lise ve yaklaşık 500 bin ön lisans mezunu adayın katılımıyla pazar günü sabah ve öğleden sonra olmak üzere iki ayrı oturumda gerçekleştirilecek.
Sınav Türkiye'de ve KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da toplam 153 merkezde gerçekleştirilecek.
ÖSYM, daha önce açıkladığı güvenlik kurallarını bu sınavda da uygulayacak. Adaylara uyarılarda bulunan ÖSYM, adayların sınava ilişkin duyuruları dikkatle okumalarını ve sınava sade bir kıyafetle, yanlarında sadece Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi, özel bir kimlik belgesi ile son altı ay içinde çekilmiş bir adet vesikalık fotoğraf ile gelmelerini istedi. ÖSYM, adayların her türlü metal ve elektronik cihazla sınava gelmelerinin yasaklandığını hatırlattı.
Sınavda, adayın Sınava Giriş ve Kimlik Belgesine ilave olarak adayın kimliğini tespit etmek amacıyla sadece nüfus cüzdanı, pasaport ve askerlik görevini ifa edenler için de askeri kimlik belgesi özel kimlik belgesi olarak kabul edilecek. Bunlar dışında, sürücü belgesi de dahil, hiçbir kimlik belgesi özel kimlik belgesi olarak kabul edilmeyecek.
Temmuz 2010'da yapılan KPSS'de soruların sızdırıldığı iddiasıyla olağanüstü güvenlik tedbirleri alan ve adaylara bundan önceki sınavlarda su ve şekerlemeyi de kendisi dağıtan ÖSYM, bu sınavda su yasağı uygulamasından vazgeçti. ÖSYM tarafından adaylara sınav esnasında su temin edilmeyeceğinden adaylar içecekleri suyu ''şeffaf şişede olmak'' şartıyla kendileri getirebilecekler.
ÖSYM, pek çok sınav merkezinde yüksek sayıda başvuru nedeniyle sınav salonları yetersiz kaldığından bazı adayları yakın çevredeki sınav merkezlerine atadı. Adayların sınav merkezlerine erişimleri için ilgili valilikler ve belediye başkanlıkları nezdinde gereken ulaşım olanaklarının sağlanması için girişimlerde bulunulduğunu bildiren ÖSYM, bu çerçevede TCDD ile görüşerek Eskişehir'den Ankara'ya sınav günü sabahı saat 06.00'da Yüksek Hızlı Tren seferi koydurdu.

ESKİ BELGELERLE SINAVA GİRİLECEK
Bu sınav için başvuru yapmış adaylar, 28 Kasım Pazar günü yapılacak sınava, sınav tarihi olarak 26 Eylül 2010 tarihini gösteren Sınava giriş ve Kimlik Belgeleri ile girecekler. 28 Kasım günü yapılacak sınav için adayların sınav yeri ataması yeniden yapılmadı ve yeni bir Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi gönderilmedi. Adaylar 28 Kasım'da gerçekleştirilecek sınava, daha önce adreslerine gönderilmiş olan, sınav tarihi olarak 26 Eylül 2010 tarihini gösteren Sınava Giriş ve Kimlik Belgeleri ile girecekler ancak ÖSYM, adaylara gönderilmiş olan Sınava Giriş ve Kimlik Belgelerinin arka yüzündeki uyarı bilgilerinin, alınan güvenlik tedbirleri nedeniyle geçerliliğini yitirdiğini hatırlattı.

KALEM VE SİLGİ ÖSYM'DEN
ÖSYM sınava katılacak adaylara kalem silgi dağıtacağı için adaylar yanlarında bu araç gereçleri getirmeyecek. Sınav binalarında adayların hiçbir eşyası emanete alınmayacak.
Güvenlik tedbirleri kapsamında ya da her türlü diğer nedenlerle ÖSYM'ye iletilecek sağlık raporları için son başvurular yarın mesai saati bitiminde sona erecek. Bu tarihten sonra ÖSYM'ye erişecek raporlar değerlendirmeye alınmayacak.
Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi eline geçmeyen veya kaybeden adaylar, bu hafta içinde ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticilikleri ile ÖSYM Bürolarından bu belgelerini ücretsiz olarak yeniden edinebilecekler.
ÖSYM, sınav saatlerinde de ''kış ayarı'' yaptı. ''Sınav günü özellikle doğu illerinde havanın daha erken saatlerde kararması ve bir elektrik kesintisi durumunda adayların mağdur olmaması'' için sınav süresi lise mezunlarının katılacağı sabah ve ön lisans mezunlarının katılacağı öğleden sonra oturumları için 2'şer saat ve testlerin kapsamları aynı kalmak üzere, her iki oturumda da sorulacak soru sayısı 120'şer olarak yeniden belirlendi.




(NTV Haber'den alınmıştır)

İkizkenar Üçgen

İkizkenar Üçgen

Doğruda Açı

Doğruda Açı

Üçgende Açı

Üçgende Açı

Dik Üçgen

Dik Üçgen

23 Kasım 2010 Salı

Yeni Dökümanlar

internet sitemize İkizkenar Üçgenler ve Dik Üçgenler ile ilgili indirilebilir testler ekledik. Sitemizi ziyaret ediniz.


www.kegitim.com

17 Kasım 2010 Çarşamba

Dikkat Dağınıklığının Çözüm Yolları

Amaçsızca yapılan bir çalışmada doğal olarak dikkat dağınık olacaktır. Bir işin doğru bir şekilde yapılabilmesi için öncelikle o işin bir amacının olması gerekir. Yaptığı işin amacını bilmek, öğrencinin bu işi benimsemesi için bir zorunluluktur. Eğer öğrenci ders çalışma işini amaçsızca yapıyor ise bunda başarısız olması kaçınılmazdır. Verimli, dikkatli bir çalışma için aşağıdaki maddelere önem verilmesi faydalı olacaktır.
Çalışma için karar verme Konu üzerinde dikkatin toplanabilmesi için, gerekli kararların verilmiş olması gerekir. Hangi ders daha önce çalışılacak? Çalışılacak ders için hangi yöntemler kullanılacak? Kullanılacak araç ve gereçler neler? gibi sorulara cevap bulmadan çalışmaya başlamamak gerekir. Bu soruların cevapları çalışma sırasında aranmaya başlanırsa bu durum kararsızlığa ve dikkatin dağılmasına neden olur.
Konuya merak duyma Bir şey ancak merak edildiği oranda öğrenilebilir. Merak konuya karşı ilgi uyandırır ve dikkatin konu üzerinde yoğunlaşmasını sağlar. Matematik benim ne işime yarayacak şeklindeki sorular çalışma azmini ortadan kaldıracaktır. Bu türden sorular genellikle çalışılan dersin yapılamaması durumunda ortaya çıkan sorulardır ve bunun için bir savunma mekanizması olarak karşımıza çıkar. Bu türden durumlarda hedefimizi gözümüzün önüne getirelim ve hedefimizin yavaş yavaş gözümüzün önünden uzaklaşmaya başladığını düşünelim. Ne kadar kötü, değil mi? O halde hangi ders olursa olsun, o dersin her şeyden önce gelecekte çalışacağımız mesleği yapabilmek için girmek durumunda olduğumuz üniversite için bir araç olduğunu gözden kaçırmayalım!
Planlı ve sistemli çalışmayı bilme Planlı çalışma, dikkatin konuya toplanmasına yardımcı olan bir alışkanlıktır. Planlı çalışmada öğrenci kendini konuya daha çok verir, dikkatinin dağılmasını önleyerek çalışmada etkililik süresini arttırır.
Çalışmada hedef saptama Kimi durumlarda öğrenilecek konular oldukça fazla, son derece karmaşık ve dağınık olabilir. Gerçekte konu ne olursa olsun çalışmaya geçmeden önce öğrenci kendisine erişebilir bir hedef seçmeli ve bunu gerçekleştirmeden bunu çalışmayı bırakmamalıdır. Kişinin hedefleri gerçekçi olmalıdır. Öğrenci gücünün yetemeyeceği hedeflere ulaşmayı arzuladığı oranda bu hedefleri gerçekleştirmesi de o kadar zorlaşır. Sık sık amaçladığı hedeflere ulaşamayan öğrenci kendisine güvenini yitirerek, derslere karşı genel bir isteksizlik duyar, başarısızlık duygusuna kapılır.
Kendine güvenme Öğrencinin kendine güvenmesinin önemi hiç bir koşulda yadsınamaz. Güven eksikliği olan bir öğrencinin, kendine güven duymasının en etkili yolu o işi başaracağına kendisini inandırmasıdır. Kendine güven duygusu aynı zamanda güçlü bir irade ve kararlılığı gerekli kılar. Kararlılık engeller karşısında gerilemeyi değil aksine bu engellerle mücadele gücünü yaratır. Kararlılık, plan dışı saatte canınız çalışmak istemezse de kendinizi çalışmaya zorlamaktır. Kolaydan zora doğru bir çalışma yolu izlemek, okumak yerine yazarak çalışmak dikkatin toplanmasına yardımcı olur.
Çalışma öncesi yeterince dinlenmiş olma Çalışmaya geçmeden önce vücut ve zihin yeterince dinlenmiş olmalıdır. Aşırı duyarlılık, karamsarlık, isteksizlik, bedensel yorgunluk,uykusuzluk gibi nedenlerle beliren bitkinliğe düşmemek için her zaman aynı biçimde olan çalışma yöntem ve tekniklerinden kaçınmak, ders dışı uğraşlarla yeterince ilgilenmek ve gerçek anlamda olabildiğince dinlenmek zorunludur.

Sınav Soruları

2004, 2005 ve 2006 yıllarında çıkmış sınav soruları linki eklendi. tıklayınız

11 Kasım 2010 Perşembe

KPSS Sonuçları Açıklanıyor

31 Ekim KPSS sınavı sonuçları yarın saat 14:00 de açıklanacak! ÖSYM 2010

Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçları yarın açıklanacak. Kopya iddialarının ardından 31 Ekim Pazar günü yeniden yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı sonuçları yarın saat 14.00'de açıklanacak...
Hacettepe Üniversitesi Merkez Yerleşkesi'nde düzenlenen Üniversitelerarası Kurul toplantısının açılışına katılan YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine yaptığı açıklamada, KPSS Eğitim Bilimleri Sınav sonuçlarınınbu hafta sonuna doğru açıklanacağını düşündüğünü söyledi.
10 Temmuz 2010'da yapılan KPSS Eğitim Bilimleri Sınavı ortaya çıkan kopya iddiaları üzerine iptal edilmiş, 31 Ekimde yeniden yapılmıştı.
KPSS sonuçlarının açıklanmasıyla birlikte öğretmenlik başvurularıda başlayacaktır.Kasım ayı sonunda ve ya Aralık ayı başında ise 31000 öğretmenin ataması yapılacaktır.

Türkiye'de 81 il merkezinde ve KKTC'de Lefkoşa'da toplam 931 binadaki 12 bin 647 salonda düzenlenen sınava, öğretmen adayı 294 bin 909 aday katıldı. Sınavda emniyet görevlisi hariç 40 bin 800 personel görev aldı.

7 BİN KİŞİNİN SINAV YERİ DEĞİŞTİRİLDİ
ÖSYM yetkilileri ise, 100 net ve üzeri alan yaklaşık 7 bin adayın yerlerinin güvenlik gerekçesiyle değiştirildiğini anlattı. Bu durumda bulunan Güneydoğu illerinde adayların sınav yerleri Ankara"ya, İç Anadolu bölgesindeki illerdeki adayların sınav yerleri ise İstanbul"a alındı.

Doğrular

Doğrularının peşinden koşanlar, zamanlamayı da iyi yaparlarsa eninde sonunda başarılı olurlar. Hayal kırıklıkları yaşamın her zamanında olabilir. Önemli olan yıkılmamak ve güçlüklere karşı ayakta durabilmektir. Bu sadece yaşamın iş ya da özel kısmı için değil, hemen her kısmı için gereklidir.
Öğrencilik yaşamı geçindirmeye yarayan bir iş değildir, yaşamın devamında geçinmeyi sağlayacak olan bilgi birikiminin sağlanması için bir araçtır. Bu araç ne kadar iyi kullanılırsa, o kadar iyi bölümlere girilir ve ardından da yaşamın iş gerçeklerine karşı daha sağlam bir duvar örülür. Şayet başarı bir gelenek ise bu gelenek öğretim boyunca şekillenmeye başlar. Günümüz dünyasında bir üniversiteyi yeterli görmeyen insanlar çoğalırken, o ya da bu şekilde üniversite olsun, olsun da neresi olursa olsun mantığı doğru bir mantık değildir. Olsun ve gelecekte benim mutlu olacağım, karnımın doyacağı bir iş bulacağım bir iş olsun düşüncesi sonuna kadar koavalanmalı. Yaşam hatalar yapa yapa öğrenilecek kadar uzun değil. Üstelik de daha önceden yapılan hataların tekrar tekrar yapılması hiç de anlamlı değil. Profesyoneller işlerini yaşam biçimi haline getirenlerdir, öğrencilik bir yaşam biçimi değildir. Ama en azndan öğrencilik döneminde bu profesyonellik yakalanmalı ve derslere adapte olunmalı. Bir yıl erken üniversiteyi kazanmak, bir yıl rahat etmek demektir. Aynı stres iki kez çekilmemeli ve üniversiteye bu yıl girilmeli. Sadece daha çok gayret lazım ve doğru yöntemler lazım...

10 Kasım 2010 Çarşamba

Eğitimde Nicelik ve Nitelik

Son yapılan eğitim şurasından eğitim süresinin okul öncesi ile birlikte zorunlu olarak ve 1+4+4+4 şeklinde 13 yıla çıkması kararı verildi. Bu kararın değerlendirilecek bir çok yönü olmasına rağmen birer eğitimci olarak bizim değerlendirmemiz gerekn ilk yönü eğitim kısmıdır elbette. Yıllardır süregiden 8 yıllık kesintisiz eğitim vb şeklindeki söylemler ile eğitimin daha kaliteli olacağı, artık herkesin okuma yazma bileceği, herkesin okulu bitirip ardından üniversite için kendisini yetiştirebileceği düşüncesinin doğru olmadığı görülmüştür. Zira eğitimin süresi uzamıştır ama eğitim kalitesi o denli düşmüştür ve karmaşıklaşmıştır ki, öğrenciler eğitimden fayda değil zarar görmeye başlamıştır. Hemen her yıl sınava girmek zorunda kalan ilköğretim öğrencileri bir yana, okudukları liseler bir anda anadolu lisesi olan, ama eğitimde bir değişiklik olmayan ortaöğretim öğrencileri diğer yana. Bu durum apaçık gösterir ki bir şeyleri zorunlu yapmak ya da bir şeylerin süresini uzatmak, kaliteyi getirmiyor. Aksine, kaliteden tavizler verilerek süreç uzatılıyor ve öğrencilerin çoğu okula istemeye istemeye gitmek zorunda kalıyor. Sürekli sınavların olması, okul sınavları ile dersanelerin sınavlarının üst üste gelmesi, kalabalık sınıflar vb durumlar öğrenci için tam birer kabus olmuş durumda. Bir çıkış arayışı lazım, ama o çıkış noktası eğitimin süresini uzatmak, 13 yıla, 15 yıla çıkarmak değil. Çıkış noktası eğitimi kaliteli hale getirmek, işi uzmanlarına bırakmak, uzman görüşlerinden faydalanmaktan geçcektir. Bu işi, bu işe gönül veren, eğitimi ciddiye alan insanlara bıraksalar, eğitim çok daha rahatlayacaktır. Ama bunun için öncelikle bu işe gönül veren insanları kaçırmamaları ve bunun için de emeğini sarf eden insanların sosyal koşullarını düzeltmeleri lazım. Eğitim, geleceğin bir şekilde planlanmasıdır. Bu planlanma eğer doğru ellerde, doğru yöntemlerle yapılırsa gelecek kuşaklar ilerleme içine girer ve başarıya ulaşır. Eğer planlama yıllardır yapıldığı gibi, yap-boz şeklinde devam ederse Türk Milli Eğitiminin çıkışı kalmayacaktır. Eğitim, öğrenciler için bir ayakbağı olmamalı, öğrencilerin insanca yaşayabilmelerine de fırsat vermeli. Bunun için yapılabilecek olan düzenlemeler elbette var, yeter ki istensin. erkes okuyup daha iyi koşullarda çalışmak ister. Bu isteğe engel olmamak için herkesin okumasının önü açılmalı, ama öncelikle öğrencilerin okuma şevki oluşturulmalı. Hindistan'da logaritmik cetvellerin ezberletilmesinde olduğu gibi, öğrencilerin beyinleri kullanmayacakları formüllerle doldurulduğu süreceeğitim bir adım ilerleyemez. Herkes okur, ama kimse yazamaz!

8 Kasım 2010 Pazartesi

Aktif Eğitim

Eğitim öğretimdeki en büyük zorluklardan biri öğrencilere istenilen bilginin öğretilmesidir. Var olan eğitim sistemi tekdüze olup bütün öğrencilere aynı şekilde davranmayı, aynı örnekleri vermeyi hedeflemiştir. Öğrencileri tek kalıp içine sokmak için hepsine aynı eğitim verilmiş ya da verilmeye çalışılmıştır. Ama artık görülüyor ki bu sistem yanlış bir sistem. Var olan sistem bütün öğrencileri başarısız kılmış, öğrencilerin bilgi düzeylerini düşürmüştür. Bunun için yeni değerlendirmeler ve yeni eğitim yöntemleri geliştirmek gereklidir ve dünyada bunun üzerine çalışılıyor.
Yıllardır süregelen tekdüze eğitimden kurtulup öğrenciyi araştırmaya, düşünmeye ve sorunları çözebilmeye sevk eden neden-sonuç ilişkisini kurabilen bir eğitim var olan eğitimden çok daha verimlidir. Zaten tek tip bir yöntemle yapılan bir eğitimin uzun dönemli hafızada (long-term memory) yer alamadığı bilinen bir gerçektir. Öğrencilerin neyi ne kadar akılda tutabildiklerini Rief (1993:53) şöyle açıklamaktadır. “Öğrenciler okuduklarının % 10’unu, işittiklerinin % 20’sini, gördüklerinin %30’unu, görüp işittiklerinin % 50’sini, söylediklerinin % 70’ini, söyleyip yaptıklarının % 90’ını akıllarında tutabilmektedirler.” Görüldüğü gibi Dilsel Zeka veya Görsel Zeka tek başına öğrenmeyi kolaylaştırıcı bir özelliğe sahip değildir. İki ve üzeri zeka türlerinin birleşimiyle meydana gelecek bir öğrenme ortamı öğrenci için daha kalıcı olacaktır. İşte bunun için öğrencilerin sınıf içinde konu ile ilgili konuşabilmelerine, konu hakkında doğru ya da yanlış yorum yapabilmelerine fırsat tanıyan, daha esnek ve öğrenci merkezli bir eğitim sistemi yaratılmalıdır. Öğrenci ancak aktifken öğrenebilir. Biz bu amaçla hareket ediyoruz. Öğrencilerimizi harekete geçirmeye çalışşıyoruz. Var olan kalıpları kırarak tam öğrenmeyi ve bu şekilde başarıya ulaşmayı hedefliyoruz ve şimdiye kadar da bunda başarılı olduk. Öğrencilerimiz ilk etapta yabancılık çekseler de sonunda bizler ile bir bütün oluyor ve başarıya doğru koşuyorlar. Hedefimiz öğretmek ve başarmak, daha da başarılı olmak.

7 Kasım 2010 Pazar

YGS Tarihinin Belirlenmesi Üzerine

ÖSYM son olarak YGS'nin 27 martta yapılacağını belirledi. ÖSYM bizce son derece doğru bir karar verdi. Hatta sınav tarihi bir ay kadar daha öne alınıp, şubatta, yarıyıl tatilinde bile yapılabilirdi. Buna ititraz eden öğrencilerimiz var, "henüz hazır değiliz, çok erken değil mi?" diyorlar. Oysa ki YGS ile ilgili hazırlıklar ortalama 3 ay civarında sürmeli ki ardından gelecek olan yerleştirme sınavına daha yoğun bir tempoda çalışılabilsin. YGS sonuç olarak bir seçme sınavı ve bu sınavı kazanmak değil sorun olan. Eğer bir sorun varsa o da YGS'de yüksek puan almaktır. Ama şöyle düşünelim: 9. sınıf konularından oluşan YGS'ye 6 ay çalışıp, 10, 11 ve 12. sınıf konularını kapsayan LYS için 2 ay çalışmak yeterli olacak mıdır? Bu mantık doğru bir mantık olamaz ve her şeyden önce bu mantıklı olamaz! Bugünden LYS çalışmalarına başlamalıyız. LYS, bizim nereyi kazanacağımızı belirleyecek olan asıl sınav ve ihmale gelmeyecek olan son sınav. YGS çalışmalarımızı bir an önce bitirip, LYS çalışmalarımıza ağırlık vermeliyiz ki amacımıza emin adımlarla yürüyelim. Bir çocuğun doğum süreci dokuz aydır; LYS için önümüzde kalan süre yaklaşık 8 ay! Daha sıkı çalışın, sınavda istediğiniz yeri kazanmak elinizde...

4 Kasım 2010 Perşembe

YGS LYS ve KPSS tarihleri belli oldu

YGS 27 Mart, LYS 18 ve 26 Haziran, KPSS eğitim sınavı 9-10 Temmuz'da yapılacak


ÖSYM'den yapılan açıklamada, 2011 sınav takviminin belirlenmesinde önceliğin YGS ve Lisans Yerleştirme Sınavlarında (LYS) olduğunu belirtilerek, ''2010-2011 eğitim-öğretim yılında ortaöğretimde derslerin bitiş tarihi esas alınarak, adayların YGS stresinden uzaklaşıp LYS'ye daha iyi hazırlanabilmelerini sağlamak amacıyla YGS öne alınmıştır'' denildi.
Açıklamada, sınav takviminde belirtilen başvuru tarihlerinin 2011 yılında, mücbir sebepler dışında, uzatılmayacağından adayların başvuru tarihlerini dikkatli takip etmelerinin önemli olduğu vurgulandı.
Üniversiteye girişte ikinci aşama sınavı olan LYS'lere başvurular ise 18-27 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak.
LYS-1 ve LYS-5 18 Haziran 2011'de, LYS-4 19 Haziran 2011'de, LYS-3 25 Haziran 2011'de, LYS-2 ise 26 Haziran 2011'de düzenlenecek.
A grubu ve öğretmenlik kadroları için düzenlenen KPSS'nin de tarihi belirlendi. Buna göre, KPSS'ye başvurular, 9-25 Mayıs 2011 tarihleri arasında alınacak. KPSS, 9-10 Temmuz 2011 tarihlerinde yapılacak.
Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (TUS) İlkbahar Dönemine başvurular, 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında alınacak ve sınav 14-15 Mayıs 2011'de gerçekleştirilecek.
Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı (ÜDS) İlkbaahar Dönemine başvurular, 31 Ocak-9 Şubat 2011'de alınacak, sınav 20 Mart 2011'de olacak.
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Sınavı (KPDS) İlkbahar DÖnemine ise başvurular 28 Mart-6 Nisan 2011 tarihleri arasında yapılacak ve bu sınav 22 Mayıs 2011'de yapılacak.

2 Kasım 2010 Salı

Çalışmanın ve Başarılı Olmanın Yöntemleri-2

  • Bir derse başlamadan önce o işi en kısa sürede nasıl bitirebileceğinizi düşünün. Böylece derse başladıktan sonra dersi nasıl bitireceğinizi düşünerek zaman kaybetmemiş, bölünmemiş olursunuz.
  • Çalıştığınız ders üzerinde karşılaştığınız bir güçlük sonrasında geri adım atmayın. Geri adım attığınız anda kaybetmeye başlamış olursunuz. Yılgınlık, maskeli bir tembelliktir. Bu maskeyi sakın takmayın. Bir güçlük karşınıza çıktığında, bu güçlüğü yendiğiniz ölçüde güçlü olursunuz. Aksi taktirde sadece çalışmış, ama sonuca ulaşamaış binlerce insandan biri olursunuz.
  • Bir dersi en basit anlaşılabilecek şekilde bölümlere ayırın. Eğer bunu başaramıyorsanız, öğretmeninizden destek alın, nasılbaşarabileceğinizi, dersi nasıl parçalayıp ardından bütünleştirebileceğinizi öğrenin.
  • Bir dersi çalışırken yorulduğunuzda, eğer yapmanız gerekenler bitmedi ise, çalışma hızınızı yavaşlatın ya da kısa bir süre dinlenin. Ama bu sürede bilgisayar, internet, telefon gibi iletişim araçlarına sarılmaktan sakının. Bu araçlar bütün dikkatinizi dağıtarak sizi yapmanız gerekn işten alıkoyar.
  • Verimli çalışmak bir derse saatler harcamak demek değildir. Önemli olan kaç saat çalışıldığı değil, nasıl çalışıldığıdır. Eğer çalışılan süre içinde istenilen nokya gelindiyse başarılı olunmuştur, aksi halde çalışma verimsiz ve başarısız bir çalışma olup zaman öldürmek anlamına gelir.
  • Mutlaka sabırlı olun. Başarı aceleye gelmez. Sabırlı ve doğru bir çalışmanın ürünleri eninde sonunda elinize geçecektir. Bu ürün, hiçbir şey değilse başarı olacaktır!
  • Her şeyi hemen öğrenmeye kalkmayın. İnsan beyninin sınırları son derece geniş olmakla birlikte, bir şeyin olabilmesi için gerekli zamanı gözden kaçırmayın. Verimli ve düzenli bir şekilde çalışıldığı sürece, eninde sonunda nicelik niteliğe dönüşecektir ve başarı yakalanacaktır.
  • Gece yatağınıza yattığınızda o günün değerlendirmesini yapın, yaptıklarınızı düşünün. Bu hem iç huzurunuzu arttıracaktır, hem de yaptıklarınızı görmenizi sağlayacaktır. Kuşkusuz eğer bir şey yapmadıysanız, yapmadıklarınızın da farkına varacaksınızdır.
  • Her gün mutlaka kitap okuyun. On-on beş sayfa da olsa kitap okumak hem beyninizin dinlenmesi için, hem de dilinizi daha iyi kullanmanız için size fayda sağlayacaktır.
  • Sözel dersleri çalışırken çalıştığınız  kısmı kapatıp sesli biçimde kendinize tekrar edin. Okuduklarınızı duymanız okuduklarınızın aklınızda daha iyi kalmasını sağlayacaktır. Okuduğunuz kısımları not almanız da sizin okuduğunuzu yerleri daha sonra tekrar etmenizde büyük fayda gösterecektir.
  • Sözel derslerde okunan yerleri arkadaşlar ile sohbet etmek, tartışmak hem genel kültürün gelişmesine, hem beynin gelişmesine hem de okunanların akılda kalmasına yarayacaktır.
Yaşamda  başarılı olmak ya da olmamak sadece bizim elimizde değil aslında. Ne yaparsak yapalım, koşullar elverişli olmadığında yapılabilecek pek de bir şey kalmayabiliyor bazen. Ancak, eğer koşullarımız elverişli ise, o zaman yapılabilecek olanları yapmadığımız taktirde başarılı olma şansımızı değerlendirmemiş oluruz. Bu yaşam bir kez yaşayacağımız bir yaşam ve önümüzde bulunan tüm anlar sadece bir kez önümüzde bulunacak. Var olan anı iyi değerlendirmek, yaşamı daha başarılı ve daha mutlu geçirmemizi sağlayacaktır. Şans ve yaşamın sunduklarını, isteğimiz ve çalışmamız ile değiştirebildiğimiz kadarı ile değiştirebilmek üzere...

1 Kasım 2010 Pazartesi

Çalışmanın ve Başarılı Olmanın Yöntemleri-1

Her işin, mesleğin mutlaka kendisine göre çalışma yöntemleri ve kuralları vardır ve  u kurallara uyulmadığı taktirde mesleki anlamda veya iş anlamında başarısızlığın gelmesi kaçınılmazdır. Eğer iş kendimize ait bir iş ise o işi batırma olasılığı da yükseltme olasılığı da vardır ve bu olasılıkların büyüklüğünü belirleyen etkenlerden biri de işe verdiğimiz ciddiyet ve çalışma disiplininimizdir.
Bir meslek olmasa da öğrencilik de kişinin o an için sorumlu olduğu bir iş olarak görülürse, ki görülmelidir, öğrenciliğin de mutlak sorumlulukları vardır. Tabi bu sorumluluklar başarı için gerekli olan sorumluluklardır, kopya ve benzeri olayları ihmal ediyoruz. Şimdi özel olarak öğrencilikte, genel olarak iş yaşamında başarılı olmanın düsturlarını vermeye çalışacağız.
  • Çalışmak için uygun gün veya saati beklemeyin. Bilin ki yaşanan her gün ve her saat çalışmak için bir zaman dilimidir. (Elbette dinleneceğiz. Ama dinlenmek için öncelikle yorulalım biraz!)
  • Çalışmak için uygun yer, pozisyon aramayın. Var olan her yer çalışmak için en iyi yerdir. (koşullarımız kötü olabilir. Eğer bu koşulları düzeltemiyorsak o zaman çalışacak yer bulamayacağız demektir. O halde var olan yeri kullanmalıyız)
  • Belirli bir zamanda yapılması gereken bir dersi başka bir zaman dilimine bırakmak demek o dersi ihmal etmek ve o dersten yavaş yavaş uzaklaşmak demektir ki bu o dersin artık yapılamaz bir ders olacağı anlamına gelir.
  • Bir zaman içinde yalnız bir işi yapmaya çalışın, bir derse bakın, hatta bir dersi bir bölümü üzerine yoğunlaşın. Bu konu bitmeden başka konuya geçmeyin ki konunun ayrıntıları akılda kalsın. Bir zaman dilimi içinde birden fazla iş yapan kişi, eğer çok yetenekli değilse, işlerini düzgün yapamaz ve bu onu başarısız kılar.
  • Başalan bir dersi bitirmeden (ya da işi) başka işe başlama. Yarım kalan iş, bir anlamda başlanmamış demektir. Bir ders ile başka ders arasında gidip gelen bir öğrenci derslerin ne birinden ne de diğerinden başarılı olma şansına sahip değildir.
  • Bir günün dersinin bitirdikten sonra ertesi gün ne yapacağına mutlaka karar ver. Böylelikle ertesi gün ne yapacağına karar vermek için zaman kaybetmemiş olur ve zaman kazanmış olursun. Planlı iş, en başarılı iştir.
  • Derse başlamadan önce ders için gerekli olan bütün materyalleri hazırla ki ders çalışmaya başladığında eksikleri gidermek için kalkarak konsantrasyonunu kaybetme.
  • Bir derse başlamadan önce o dersi en verimli şekilde nasıl çalışacağını düşün. Kendine en uygun yöntemi bul ve o yöntem üzerinde dur. Eğer yöntemi bilmiyorsan veya yöntemin verimsiz ise o zaman uzamnından tavsiye al, neyi nasıl çalışman gerektiğini öğren.
(devam edecek)